31 Ekim 2009 Cumartesi

Andrés D'Alessandro

D'Alessandro ismini her gördüğümde aklıma nedense Luciano Figueroa ismi geliyor.İkisi de aynı dönemin çok şeyler beklenen genç yetenekleriydi.Figueroa bitiriciliği ve kafa vuruşlarıyla , D'Alessandro ise pasları ve driblingleriyle tanınıyordu.Figueroa'nın hikayesi başka bi konu ancak bu adamı çoğunuz ilk defa burada duymuş olabilirsiniz bu çok normal diyip kariyeri hakkında ufak bir ipucu verebilirim.

D'Alessandro River Plate formasıyla oynarken Ortega gibi oynadığı ve geleceğin yıldızlarından biri olacağı söyleniyordu.Büyük bir klübe gitmesi beklenen D'Alessandro 2001 senesinde Arjantin Milli Takımıyla Gençler Dünya Şampiyonu olmuştu.Dönemin en iyi gençler listesinde her zaman en üstte bulunuyor ve cm gibi oyunlarda da alındığı zaman tek başına takımı sırtlıyordu.

2003 yazında kimsenin beklemediği bişey oldu ve 9 milyon Euro karşılığında D'Alessandro Wolfsburg'a transfer oldu.Bu transfere kadar Almanya'nın sıradan bir takımı olan Wolfsburg bi anda bütün Dünya'nın ilgisini çekmişti.Bu transferin olmasına yardımcı olan şey ise Wolfsburg'un Volkswagen'la olan anlaşmasıydı.Artık Wolfsburg'un sıçramasını bekleyen Volkswagen böyle büyük bir transferi gerçekleştirmişti.Ayrıca Wolfsburg ve River Plate aralarında bi anlaşma yapıp River'ın oyuncularını ilk satın alma opsiyonu Wolfsburg'a verdi.

Bu büyük transferle beraber lige büyük umutlarla giren Wolfsburg o sene 8. olarak Inter Toto kupasına katıldı.Takımın büyük umut beslediği D'Alessandro bi türlü istenilen oyunu sergileyemiyor ve uyum sorunu yaşıyordu.2004 Olimpiyatlarında Arjantin ile altın madalya alan D'Alessandro, ikinci sene de İnter Toto'ya katılma başarısı gösteren takım da biraz daha iyi oynasa da istenilen performansı gösterememişti.

2005'in kış transfer döneminde çoğu Wolfsburg taraftarını şaşırtan bir şekilde D'Alessandro Portsmouth'a kiralandı.Portsmouth da 13 maça çıkan D'Alessandro performansı iyiydi ve Harry Redknapp onu Portsmouth'a transfer etmek istedi ancak D'Alessandro Benfica ve Atletico Madrid gibi Arjantinli bir oyuncunun daha rahat oynayabileceği(Dil sorunları) bir takımı istedi.

2006-2007 yılında Real Zaragoza ya kiralanan D'Alessandro , Pablo Aimar ve Diego Milito ile birlikte takımı sırtlayıp götürdü.O sene dönemin en iyi takımlarından Sevilla'nın kalecisi Palop'a kornerden gol atan D'Alessandro takımın en önemli oyuncularından biriydi.

07-08 senesi Real Zaragoza için tam bir kabustu.Kadrosundaki yıldızları koruyan üstüne birde transferler yapan takım küme düştü.O sene takım tarafından bedavaya transfer edilen D'Alessandro da çaresiz olarak yeni takım aramak zorunda kaldı.

Her ne kadar iyi oynasa da beklenen performansı asla gösteremeyen D'Alessandro River daki eski hocası Ramon Diaz'ın takımı San Lorenzo ile anlaştı.Burada D'Alessandro iyice dibe çöktü özellikle Avrupa macerasının bitmesi onu çok kötü etkilemiş ve takımla beraber kötü bir sezon geçirmişti.

Hocası kovulduktan sonra takımdan ayrılan D'Alessandro Brezilya takımlarından Internacional ile anlaştı.Burada San Lorenzo'ya göre daha iyi oynayan D'Alessandro hala bu takımın oyuncusu.28 yaşında olan futbolcu eğer Wolfsburg yerine Bayern Münich , Newcastle gibi büyük takımlara gitseydi belki hikaye çok farklı olacaktı yada onu asıl baltalayan şey olan sinirlerine hakim olabilseydi şu an çok farklı bi yerde olacaktı ama olmadı D'Alessandro parlayamayan yıldızlar arasında yerini almış oldu.

Kendisi hakkında yakın bi tarihte Los Angeles Galaxy teklif yapmış ama Internacional başkanının açıklaması Galaxy'nin Beckham transferiyle takımların gözünde nasıl bi yeri olduğunu gösteriyor.''D'Alessandro'yu transfer etmek isteyen bir takım olduğunu öğrendim.Takımın Los Angeles Galaxy olduğunu gördükten sonra teklifi okumadım bile''

29 Ekim 2009 Perşembe

Kaçımız Gerçekten Anladı Seni ?

Bugün 29 Ekim , atalarımız sırf biz bugün rahat yaşayalım diye kendi canlarıyla bu vatanı kazandılar.Hepsi ailesini, sevdiğini bırakıp sırf bu bayrak uğuruna canlarını verdiler.

İnsanlarımız artık öyle bi haldeki bu laflar hiç kimsede etki etmiyor.Tabii herkesi ''etkiliyor'' ama gerçekte kimse gerçeklerin farkında değil.Bu vatan aslında nasıl kazanıldı herkes unuttu.Bir adam çıktı devletine ihanet etme pahasına herkesin ona düşman olacağını bile bile vatanını kurtarmak istedi.Vatan haini dediler ,halk düşmanı dediler ama o durmadı sırf Türk halkı kimsenin boyunduruğu altında kalmasın diye hayatını tehlikeye attı.Kaçımız atardık, kaçımız vatan haini olma pahasına bunu yapardı bunun cevabını hepimiz biliyoruz zaten budur onu o yapan budur onu hepimizin sevdiği ulu önder yapan.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yüzde kaçı Atatürk'le ilgili bir kitap okudu ? Kaçı Atatürk'ün hayatını 1881 doğdu ,1919 Samsun , 1938 öldüden fazla olarak biliyor ? Hepimiz Atatürk sevdalısıyız , hepimiz Atatürk diyince övüyoruz şöyle büyük lider böyle büyük lider ... Allah aşkına kaçınız gerçekten adamın yaptıklarının farkında ?

Hayatımda en büyük pişmanlığın ne diye soranlara hayatım boyunca çok az kitap okudum demek oluyor.Küçükken kitaplar her zaman bize düşmandı insanlar bize o kadar kitap oku kitap oku diye psikoloji uyguladıki sonuç itibariyle bizde ters psikoloji oldu.Kitap okumamak çok bi haltmış gibi kitap okumuyorum bir zararını görmüyorum diyen insanlarda işte bu ters psikoloji kurbanı gençler. Allahtan yine genç bi yaşta sayılırım ve kitaplara karşı bakış açım bu kadar sığ değil.

Okulda okuduğumuz sığ Atatürk bilgileriyle bu bilge adamı anladık sanıyoruz.Adam hayatını bize adamış ama kalkıp onu anlamak için kitap okumak bize fazla geliyor.Adamın tek bi hayali vardı.Türkiye Cumhuriyetini Dünya'nın en iyi devletleri arasına sokmak ama biz tam tersi yönde ilerliyoruz.Eğitim seviyemiz , kültürümüz herşeyimiz elden gidiyor.Bu siyasi yönetimlerin fln suçu değil kimse yok şu partinin sempatizanı yok bu partinin sempatizanı demesin ben sadece bizim suçumuzu söylüyorum.Okumuyoruz Atatürk'ü anlamaya çalışmıyoruz.Onun istediği gibi vatanı için gecesini gündüzüne katan insanlar olamadık.Hepimiz süper vatanseveriz ama durum ortada.

Buda böyle bi 29 Ekim yazısı olsun.

Stankovic Kolaysa Bunu Atsın



Dragan Stojkovic 1981-2001 seneleri arasında futbol oynayan bir oyuncuydu.Hücuma yönelik ortasaha ve forvet olarak oynayan Stajkovic Marsilya dışında dişe dokunur hiç bir takımda oynamadı ve kariyerini Nagoya Grampus takımında sonlandırdı.

2008 yılında Nagoya Grampus'e teknik adam olarak dönen Stojkovic hala takımın teknik direktörü.Olay ise geçen haftaki maçta olmuş.

Nagoya takımının oyuncusu kırmızı kart görüyor karşı takımın kalecisi topu öylesine dikiyor ve Stojkovic eski günlerin hatrına topa vuruyor.Burada beni şaşırtan topun kaleye girişi değil öyle bir şutun kösele ayakkabı ile yapılmış olması.

Stojkovic bu şutundan sonra kırmızı kart görüp oyuncusuyla beraber oyundan çıkıyor ama bence bu daha iyi olmuş. Stojkovic teknik adam / futbolcu olarak kullanılabilir.Zorda kaldın mı ver Stojkovic e kösele ile vursun koşmasına bile gerek yok koy taç çizgisinin oradan vursun.

28 Ekim 2009 Çarşamba

Endirekt Serbest Atışlar

Eski Almankale blogunun sahibi Utku Yasavul'un kitabı Endirekt Serbest Atışlar çıkalı çok olmuş ama ben varlığını bugün araştırma yaparken fark ettim.İçinde futbol tarihinin unutulmaz vecizeleri ve gafları varmış.Benim internette okuduğum vecizelere bakarak söyleyebilirimki gerçekten okunması gereken eğlenceli bir kitaba benziyor.

Kitaptan bazı sözler

“Onun topla yaptıklarını ben portakalla yaparım”

Zlatan İbrahimoviç(John Carew için demiş)

“Kupayı kazanmak müthiş bir duygu ama bu kupayı halkımızla birlikte kutlamayı daha çok isterdim, ama ne yazık ki Irak’a dönmekten korkuyoruz Çünkü bizi orda kimin öldüreceğini bilmiyoruz”

Younis Mahmoud

“Alex Ferguson şimdiye kadar çalıştığım en iyi menajer, gerçi o şimdiye kadar çalıştığım tek menajer, ama olsun”

David Beckham

“Deplasmana giderken yolda taraftarlar çeviriyor baklava veriyorlar havaalanına geçiyoruz baklava veriyorlar Baklava güzel ama komik geliyor bu davranış”

Nicolas Anelka

“O zaman başkana söyleyin bu takıma at alsın, onu koştursun”

Alex de Souza

“Bu kadar etmem biliyorum ama ne yapayım, endüstri böyle”

Michael Essien

“Taraftarlar kendilerini atanları seyretmek isteseler, havuza giderler”

Ibrahima Sonko

“Tromsö’yle 100 kez oynasak 99’unu kazanırız”

Necati Ateş

“Aslında sert bir oyuncu değilim ama Serie A’da kırmızı kart rekoruna sahip olmamın bir sebebi olmalı”

Paolo Montero

Kitap sadece 8 tl ilgilenenlere duyurulur.

Portsmouth'a Transfer Yasağı


Portsmouth'un süresiz olarak transfer yapması yasaklanmış.Ligin son sırasında sadece bir galibiyet ve bir beraberliği bulunan takımın diğer Premier Lig takımlarına ve oyuncularına olan borçlarını ödemediği sürece transfer yapamayacağı açıklanmış.

Portsmouth'un borç batağında olduğu zaten biliniyordu.Hatta bir sürü iyi oyuncusunu satıp yerine takviye yapamadılar.Glen Johnson,Krancjar,Peter Crouch gibi önemli isimlerini kaybedip takviye de yapılmayınca takım ligin dibine demir attı.Oynadıkları futbol ile de oralardan pek kurtulamayacak gibi gözüküyorlar.

Başkan bu haftanın sonuna kadar işin halledileceğini açıklamış.Burada garip olan Al-Faraj ve Al -Fahim gibi milyar dolarla ölçülen serveti olan iki tane ortağı olan Portsmouth'un bu duruma düşmesi.Bundan önce de böyle yıldızlarını kaybedip takıma doğru düzgün takviye yapmamaları da ayrı bir garip durumdu tabii.

İngiltere Futbol Federasyonunu da kutlamak lazım oyuncusuna para vermeyen takıma direk ceza veriyor.Keşke Türkiye de de böyle uygulama olsa da Anadolu da oynayan futbolcuların hakları bu kadar yenmese.

Paranın Satın Alamayacağı Şeyler

420 Milyon Euroluk bir takımın 1.1 milyon Euroluk yani kendi bütçesinden 420 kat daha küçük bir takıma yenilmesi aslında bu oyunu güzel kılan.

İngiltere de bu mağlubiyetler çok olağan bişey çünkü maşallah adamların 3. lig takımının seyircisi bizim Sivasspor kadar ama İspanya da böyle mağlubiyetler fazla olmuyor.Kaldı ki Van Der Vaart , Arbeloa , Albiol , Drenthe , Metzelder,Raul ve hatta Benzema bile vardı yani asların da olduğu bir kadroydu.

Alcorcon 53'den sonra gol atmamış.Alcorcon değil ama Madrid nasıl 53'den sonra ve önce gol atamamış o biraz garip.Bu kadar yıldızlarla dolu bi kadronun bu duruma düşmesi gerçekten çok utanç verici.

Pellegrini bu mağlubiyetle işini iyice zora soktu.Rövanş maçı 10 Kasım da Real'in 5 atması lazım.Atabilirler ama gerçekten çok kötü oynayan ve C.Ronaldo olmadan bir hiç olan bu takımın sonunu pek iyi görmüyorum.

27 Ekim 2009 Salı

Adriano Gerçekleri

Adriano çok daha az para kazanıyor ama kesinlikle daha mutlu.''İnsanlar benim çılgın olduğumu ve bu kadar düşük bir ücrete nasıl oynadığımı düşünüyor ama buradaki mutluluğu hiçbişeye değişmem''

İtalya da çok güzel başlayan ve Dünya'nın zirvesine çıkmasına çok az kalan yıldız futbolcunun babası öldükten sonra bütün hikaye değişmişti.''Babam öldükten sonra depresyona girdim ve beni bi tek mutlu eden şey alkoldü.Önüme ne geldiyse içtim bira , şarap , viski durmaksızın hergün içtim.Her gece dışarı çıkıyordum ve eve çok geç geldiğim için uyumaya zaman kalmıyordu.Mancini tarafından zorla maçlara çıkartılıyordum çok sağlıksız bir olaydı ama profesyonel futbolcu olarak çıkmak zorundaydım.Masaj odasında uyutuluyordum ve gazetecilere kaslarımda zorlanma var deniyordu''

''Mourinho geldikten sonra benim problemimi fark etti ve beni Sao Paolo'ya kiralık gönderdi.Orada herşey düzelmişti.Annem ve çocukluk arkadaşlarım yanımdayken gerçekten kendimi daha iyi hissediyordum.Bütün sorunlarımdan arınmış olarak İtalya'ya döndüm ancak oradaki yanlızlık ve kimseyi kendime yakın hissedememden dolayı yeniden alkol almaya başladım.''

''En çok Mourinho için üzülüyordum çünkü o beni düzeltmek için uğraşmıştı ancak ben problemlerimi atlatamadım.Benden ümidi kesen yöneticilerle Mourinho'nun kavga ettiğini duymuştum keşke onun istediği gibi oynasaydım ama olmadı ben İtalya da yapamıyordum''

Sonraki hikayeyi hepimiz biliyoruz.Brezilya'ya maç için gitti ve bi daha dönmedi.Inter'le olan sözleşmesini fesh edip Flamengo'yla anlaştı.İlk başta da söylediğim gibi daha az bi paraya ama ailesi ve arkadaşlarıyla mutlu olmak için Brezilya'da kaldı.

Mourinho'nun onu geri kazanma çabası gerçekten Mourinho'nun boşuna Mourinho olmadığını gösteriyor.Adriano ise endüstüri haline gelen futbolun hala insanlar üzerine kurulu olduğunu gösteren bir örnek.Sonuç itibariyle milyon dolarlar yakınını kaybetmenin acısını azaltmıyor.

En Sonunda Başlıyor


Basketbol konusunda bilgim vardır ama futbol ve basketbol bi arada yazmak olmuyor özellikle bu kadar iyi basketbol blogları varken benim yazılarım gerçekten komik kaçar.

Nba de 09-10 sezonu bu gece oynanacak olan maçlarla(Cavs-Celtic ,Was-Dal, Lac-Lal,Hou-Port)başlıyor.

Nba'in başlaması gerçekten çok güzel oldu çünkü Tv artık o kadar iğrenç birşeye dönüştü ki insan Ntvspor'dan başka bi yer izleyemiyordu.En son yemekteyiz de adamın tekinin kızına Prenses ismini koyduğunu ve bunu gururla anlattığını gördükten sonra televizyonu kapattım.

Hadi bunlar zaten olan şeyler ama Discovery bile artık iyice araba parçala , dövme yap gibi gereksiz reality olaylarına dönmeye başladı.

Tuttuğum takım ise Chris Andersen ve Melo sempatimden dolayı Denver Nuggets.Şahsi kanaatimce bu oyunu en zevkli oynayan takımlardan biridir Nuggets.

Son olarak neredeyse 2 yıldır oynamayan Gilbert Arenas'ın bu gece ile birlikte Nba'ye dönmesinin süper bişey olduğunu söyleyerek yazıyı bitiriyorum.

Not:Nba Tv de bu akşam 04:00 da Portland - Houston maçı var ilgilenenlerin dikkatine .

Manchester United'ın Kalecisi Kim Olacak ?

Manchester United takımının son 20 yılına bakarsak hep ya en iyi kalecilere sahiptiler yada gerçekten çok kötü kalecilere sahiptiler.

90'lı yıllarda Schmeichel , 2000'lerde ise Edwin Van Der Sar Manchester United kalesini başarıyla korudular.Ancak bu iki kaleci arasındaki kaleciler (Örn: Howard , Roy Caroll,Taibi)gerçekten Manchester United formasını hak etmeyen isimlerdi ve zaten ömürleride uzun sürmedi.

Van Der Sar'ın emeklilik günleri yaklaştıkça Ferguson her ne kadar Ben Foster'a güveniyorum dese de basın Manchester'ın kalesi için şimdiden adayları bulmuş durumda bu adaylar : Sebastian Frey , Igor Akinfeev , Manuel Neuer,Diego Lopez , Julio Cesar ve hatta Buffon.

Buffon'un alınması bence çok zor hatta imkansızda denebilir.Julio Cesar'ı da Inter'in bırakacağını hiç sanmıyorum.Geride kalan oyuncuların ise alınabileceğine inanıyorum.

Peki asıl soru bu kalecilerden hangisi daha iyi iş yapar ? Benim seçimim Akinfeev olurdu ama İtalya liginin en iyi kalecilerinden biri olan Frey de iyi bir tercih olur.Açıkcası Neuer ve özellikle son zamanlarda çıkan Diego Lopez isimi biraz sönük kalıyor.

Hangisini almak daha kolay olur düşüncesinde ise bence Lopez ve Frey isimleri ağır basıyor çünkü Lopez Villareal'in bu seneki başarısız performansından dolayı(tabii şahlanıp beni rezil etmezlerse)Frey'in ise böyle bi transferin olması için Fio ile olan bütün bağlarını koparacak kadar manyak bi kişilik olmasından dolayı bu iki ismin transferi diğerlerine göre daha kolay .Akinfeev ise Cska gibi para babası bi takımın oyuncusu olduğu için para ile kandırılması zor olacak.

Yazın kalenin sahibi belli olur ama içimden bi his Fergie ne yapıp ne edip Akinfeev'i alacak diyor.

Bu arada hazır kalecilerden bahsetmişken Ferguson döneminde alınan kaleciler

Jim Leighton ( 1988 Aberdeen - '750,000)
Mark Bosnich (1989 Sydney Croatia - 0 1999 Aston Villa - 0)
Les Sealey ( 1990 Luton - 0 signed Aston Villa 1993 - 0)
Peter Schmeichel (1991 Brondby - '550,000)
Tony Coton (1996 Manchester City - '500,000)
Raimond Van Der Gouw (1996 Vitesse Arnhem - 0)
Massimo Taibi (1999 Venezia - '4.5million)
Fabien Barthez (2000 Monaco - '7.8million)
Roy Carroll (2001Wigan - '2.5million)
Ricardo (2002 Valladolid - '1.5million)
Tim Howard (2003 New York/New Jersey Metrostars - '2.3million)

26 Ekim 2009 Pazartesi

Yasadışı Bahise Son !

Maçın başında çoğumuz fark etmiştir ''Yasadışı bahise son hem sen kazan hem Türkiye kazansın '' temalı yazıyı.

Yasadışı bahisin cezası diye google'a aratan insan sayısı tam 17 bin evet tam 17 bin kişi yasadışı bahisden ne kadar ceza alacağını düşünecek kadar ciddi.Siz araştırmadan söyleyeyim yasadışı bahisin cezası en az 1 yıl.Evet bu kadar ciddi bir suç aslında.

Son araştırmalara göre Türkiye de yılda 1 milyar dolar yasadışı bahis sitelerine gidiyor.Yani Türkiye 1.5 milyar tl'nin vergisinden mahrum kalıyor , takımlar mahkum kalıyor.Aslında takımlar zaten kalacakları kadar mahrum kalıyorlar bu yaz gelen kararla beraber iddaa Türk futboluna verdiği parada takım başına yüzde 200 gibi bir indirime gitti.

Peki problem nerede ? Aslında bunun cevabını hepimiz çok iyi biliyoruz.Tekel iddaa yavaş yavaş Türk halkını aptal yerine koymaya başladı yavaş yavaş insanlar iddaa'dan keyif almamaya başladı.Örnek vermek gerekirse iddaa'nın 1.10 oranlı 7 maçını toplayınca 1.89 gibi komik bir rakam yaparken herhangi yabancı bir sitede bu 5 gibi bir oran yapıyor.Aradaki fark çok büyük ve insanlarda bunun farkında.Devir internet devri artık kimseyi kandıramıyorsun ve insanlarda bu büyük eşitsizliğe dayanamıyorlar.Ceza da olsa bana bişey olmaz diyip oynuyorlar.

Oranlar dışında hala 3 maç hatta bazı maçlarda 4 maç yazmak zorunda olunması da gerçekten ayıptır.İnsanların kazanmamaları için ellerinden geleni yapıyorlar resmen ki böyle işletmelerde müşteri ile dost olmak lazım ama iddaa milletin cebine gözünü diken bir düşmandan farksız.3 maçın matematiksel olma oranı 1 de 27 ihtimal iken 1 maç ise 1 de 3 ihtimal olabilen bişey.

Fenerbahçe - Galatasaray gibi bi derbide bile tek maç özelliğini açmamaları aslında çok büyük bi ayıptır.İnsanlara zorla 2 maç daha yazdırıp tutturma ihtimallerini düşürdüler sonuç itibariyle insanların keyiflerine yine bi darbe vurdular.Kasa ne kadar kazansa da artık iddaa'dan vazgeçen oynamayan insan sayısı çoğalıyor insanlar riskli olsada yasadışı bahise yöneliyor.

Bunu gören iddaa ne yapıyor dersiniz ? Yasadışı bahise son Türkiye kazansın diye pankart veriyor bütün takımların eline hedef ne ? İnsanları iddaa'ya döndürmek.Hapise girmeyi göze almış adam Fenerbahçe istiyor diye yasadışı bahisden vazgeçer mi ? Sen yerinde sayarken hatta geriye doğru giderken hatalarını düzeltmek yerine kalkıp zoraki bi şekilde bizden oynayacaksınız demen doğru mu gerçekten ? Yasadışı bahis ancak yasal olan bahis şirketi insanları kaz yerine futbol denen oyundan zevk almak için çeşni niyetine bu oyunu oynayan insanlar olarak görürse işte o zaman yasadışı bahis son bulur.

Not:Bwin'i koydum çünkü o pankartlı bi resim bulamadım bulan arkadaş olursa çok sevinirim.

Not2:Kimse yanlış anlamasın yasadışı bahisi özendirdiğim fln kesinlikle yok ama insanları yasadışı bahis oynuyor diye eleştirmek yerine neden oynuyorlar sorusunun cevabını yazmaya çalıştım.

Güiza Etkisi

Pazar günü pek istediğim gibi geçmedi hatta epey kötü bir gün geçirdim bile diyebilirim.Kalbime delik açan bir kızın ardından geçen normal bir erkeğin günü gibiydi hiç maç seyredecek havam yoktu hatta maçı bile izlememeyi düşündüm.

Arkadaşların gazıyla hadi bari izleyelim dedim.Allahtan demişim böyle bir güzelliğin değerini insan izleyince hatırlıyor.Gerçekten çok güzel bir maçtı.

Şunu anlamıyorum bu derbilerde pet şişe atan hakemin başını yaran canlılar ne düşünüyor ? Hakemin kafasının yarılması veya Keita'nın gözünün çıkması sadece Fenerbahçe'ye zarar hem kaldı ki Keita'nın pozisyonunda kötü olmayan adam yoktur adamın gözüne bişey olacak diye ben korktum resmen.

Çok uzun bi özet geçmek gereksiz maçta ama kısa kısa geçersek Leo çok kötü bir maç çıkardı , Galatasaray'ın savunması da bi o kadar kötüydü , Kazım beklendiği gibi koşularıyla Servet ve Hakan Balta'yı yordu , maçın hakkı Fenerbahçe'nindi .

Benim asıl durmak istediğim konu Güiza konusu.Bu adamda bişey var çözemiyorum bi türlü hani bazı oyuncular olur çocuklarınız gibidir böyle iyi bişey yapmasını istersiniz gol kaçırdığında sizde üzülürsünüz.Güiza böyle bi adam benim gözümde.Dün ilk pozisyonda kaleciyle karşı karşıya kafayı dışarı atınca üzüldüm onun için Güiza yine aynı Güiza dedim ama attığı golden sonraki sevinci o mutluluğu insanı duygulandırıyor.

Güiza Fenerbahçe'nin aradığı o santrafor olamadı ve belki hiçbir zaman olamayacak ama sahada canını dişine takan oyunuyla bu ruhsuz yıldızlar arasında her zaman Fenerbahçe'liler için özel bir oyuncu olarak kalacak.Dün milli de ettik zaten kendisini.Artık diğer maçlarda da biraz gol atsa iyi olacak.

Bu arada Boca ve Manchester'ı da ayrı bi tebrik ediyorum(!)

25 Ekim 2009 Pazar

Bugünün Tadını Çıkarın



Bugün derbi günü .Hakkında çok yazılacak şey olsa da aslında Türkiye'deki en futbol cahili insan bile bu iki takım hakkında bir sürü şey biliyor ondan size bildiklerinizi yazmak çok saçma olur.

Bugün kendime izin verdim birazdan dışarı çıkıp arkadaşlarla Pes yapıp 16:00 daki Manchester-Liverpool maçıyla futbol izlemeye başlayacağım sonra Fenerbahçe - Galatasaray ve en sonunda River - Boca maçıyla futbol orgazmımı bitiririm diye düşünüyorum.

Size tavsiyem bi sürü arkadaş sonsuz bira ve güzel muhabbet olan bi yerde bu maçları izleyin zira ben öyle yapmayı düşünüyorum.Hepinize iyi eğlenceler .Maçların sonunda kafam yerinde olursa bişeyler yazarım.

Ayrıca Fenerbahçe x Boca x Manchester x 10 = 71.90 neden olmasın ? Bira parası çıkar .

24 Ekim 2009 Cumartesi

Keirrison'a Noldu ?

Bloga ilk yazdığım yazı Keirrison ile ilgiliydi.Palmeiras'dan gitmek istediği yazmıştım.Yazdım o Barcelona'ya gitti sonra Benfica'ya kiralandı.''Keirrison'u takip etmeye devam edeceğim'' dedim sonra Keirrison davasını unuttum gitti.

Bugün aklıma yeniden geldi bu Brezilyalı yetenek ve araştırdım.Keirrison geçen bunca haftada kaç maçta oynamış dersiniz ? 10 - 15 ? Hayır Keirrison sadece 3 maçta forma giymiş.Bunların hiçbirinde gol atamamış.

Burada aslında Benfica'yı ve araştırma yapmayan Barcelona'yı eleştirmek lazım.Benfica'nın forvet kadrosunda Cardozo , Saviola , Nuno Gomes gibi 3 iyi forvet var.Tabii bunun sonucu olarak Keirrison'a sıra gelmiyor.

Burada Barcelona'yı da eleştirmek lazım.Bu kadar değerli bir oyuncuyu araştırma yapmadan bu kadar iyi forvetin olduğu bir takıma göndererek aslında oyuncunun gelişmesine engel olmuş oldular desem abartmış olmam herhalde.

Keirrison ile ilgili ''Barcelona da oynayamadan bir seviye daha alt (Roma gibi) takımlarda oynar.'' düşüncem galiba gerçek olacak.

Giuly ve Sahko Domuz Gribine Yakalandı

En baştan fotoğraftaki kişinin Makalele olduğunu bende biliyorum diye söze başlayayım.Ludovic Giuly ve Mamadou Sahko'ya domuz gribi teşhisi koymuşlar.İki oyuncu gözlem altına alınmış ve bugün oynanacak olan Marsilya maçının iptali söz konusuymuş.

İki oyuncunun sağlık durumu iyi ancak domuz gribi artık iyice korkutucu olmaya başladı.Hastalık her ne kadar abartıldığı kadar öldürücü olmasada insan korkuyor.

Giuly ve Sahko inşallah en yakın zamanda iyileşirler.Aşı yaptırmak lazım ama işte aşıdan da insanı korkuttular.

Real Madrid Steven Gerard'ı İstiyor


Florentino Perez'in yazın almayı düşündüğü oyuncuların listesinin ilk sırasında Steven Gerard olduğunu söyleniyor.

Normal bir oyuncu olsaydı Madrid ister , Madrid alır kanunu gerçekleşirdi ama Steven Gerard gibi bir bayrak adamında işleri çok zor.Aslında bakarsanız bence Steven Gerard'ı istemeleri bile Liverpool'a karşı yapılmış bir saygısızlıktır.Asla yazmasa da takımın bayrak adamını transfer etmeye çalışmak bence o takıma karşı yapılmış büyük bir saygısızlıktır.

Puyol , John Terry , Totti gibi kişilerde istendi hala da isteniyor ama hiçbirisi gemisini terk etmedi.Liverpool'dan başka takım görmeyen Steven Gerard'ın da bu kaideyi bozcağını zannetmiyorum çünkü Gerard takımını para için satabilecek bir oyuncuya benzemiyor.Liverpool satarsa başka ama Liverpool satarsa da başkan ve yöneticilerin bir daha o stada girmesi zor gözüküyor.

Kısacası Fm tabiriyle Florentino Perez başka oyunculara baksa daha iyi olacak.

23 Ekim 2009 Cuma

Grafite 1 Hafta İzinli

Geçen senenin 28 golle gol kralı olan Grafite takımıyla beraber geçen senenin çok uzağında bir form sergiliyor.

Bu çarşamba günü Beşiktaş'la oynadıkları maçta gördüğü kırmızı karttan sonra Armin Veh oyuncusuna 1 hafta izin vermiş.

''Grafite çok duygusal biri ve son haftalarda çok baskı altındaydı herkes ondan geçen sezon ki performansını bekliyordu ve bu da onu aşırı bir baskıya soktu.Futbolsuz birkaç gün ona iyi gelecek''demiş.

Hertha Berlin'e karşı oynamayacak olan Grafite Brezilya'ya uçmuş.Grafite konu hakkında ''Bu ara benim için çok önemli işler benim için iyi gitmiyor ama emin olabilirsinizki istediğiniz Grafite geri dönecek ''gibi tipik bir açıklama yapmış.

Gerçekten çok entresan bir durum.İlk defa oyuncusuna lig maçı varken izin veren bir teknik direktör görüyorum.Bakalım Grafite'nin dönüşü dediği kadar iyi olacak mı ?

Dolar Milyarderi C.Ronaldo

Ekonomi uzmanları C.Ronaldo'nun Dünya'nın ilk dolar milyarderi futbolcusu olacağını ileri sürmüş.C.Ronaldo dakikada yaklaşık olarak 27 bin dolar kazanıyormuş.

Ronaldo 20 milyon doları sadece Real Madrid ile olan sözleşmesinden kazanıyor.Ünlü yıldızın reklamını yaptığı markalardan kazandığı para ve kendisine ait 3 giyim markasıyla kazancını arttırdığı söyleniyor.

C.Ronaldo'nun Real Madrid ile yaptığı anlaşma zaten futbolcu anlaşmasından çok popstar anlaşması gibi örneğin kendisi Real Madrid'in bu kış Uzakdoğu da yapacağı maçların gelirinin belli bir bölümünü alacak.

Eğer Ronaldo'nun başına birşey gelmezse David Beckham'ın servetini geçip Dünyanın ilk dolar milyarderi futbolcusu olması bekleniyor.Hak ediyor mu ? Kesinlikle .

Back To The Future Sevenlerin Dikkatine

Cnbc-e geçen sene olduğu gibi yine Bttf serisinin 3 filmini birer hafta arayla yayınlıyor.Bugün serinin son filmi var benim gibi ilk iki filmi kaçırıp üzülen arkadaşların son filmi kaçırmamasını tavsiye ederim.

Film saat 22:00'da

22 Ekim 2009 Perşembe

Emre Tilev D-Smart Digiturk



Fenerbahçe bugün Steau'dan daha iyi oynayan ve 3 puanı hak eden taraftı.Bu kadar eksiğe rağmen bu 3 puan takım için gerçekten çok iyi oldu.Sheriff'in galibiyeti de Fenerbahçe'yi lider yaptı.Derbiden önce gayet güzel bir moral oldu.

Bu maç için maç hakkında yapılacak çok yorum olmasına rağmen herkes gibi bende D-Smart - Digiturk ve Emre Tilev kavgası hakkında yazmayı düşünüyorum.

Öncelikle Emre Tilev'in maçı anlatış tarzı gerçekten çok aptalca.Bu adamın i.q'sundan harbi şüphe ediyorum çünkü kimse bu kadar aptal aptal cümleler kuramaz.Zaten cümle de kuramıyor yüklemi ortaya atıyor özne nerede olduğunu bilmiyor sonunda zaten cümle bitmeden susuyor.Murat Kosova gibi adamların maç sunuşlarıyla büyüyen benim için bu adam resmen işkence ya bildiğin gerizekalı adamın teki.Bu blog da 3 ayımı doldurdum kimse için kötü bi laf yazmadım ama bu adam için yazarım Emre Tilev boş konuşan , cümle kurmayı bilmeyen , çocuk çocuk cümleler kuran yorumculukla alakası olmayan bir mal .Herşeyi geçtim Stava Bükreş ne ya biz kaç bin yıldır Steau diye okuyoruz Stava bükreş ne ?

D-Smart ve Aydın Doğan'ın antipatik olarak seyirci bekleme politikası bugün artık olabilecek en yüksek seviyeye çıktı.Evet Şampiyonlar ligini vermediler hadi o bi derece gıcık bi durum ama maçın ortasında eşşek gibi logo koymak üstüne 5 dakika da bir 30 saniyelik yayın kesmeler kime bu hareketler ya Digiturk ne kaybediyor bu maçtan anca siz antipatik olup insanları sinir edersiniz ki bu oldu zaten.

Hayır madem Digiturk de yayınlanmayacaktı sen ne diye her yere digiturk de yayınlanacak diyorsun ? Bütün maçla ilgili sitelerde maç Digiturk de de yayınlanacak demesini biliyorsun.

Aydın Doğan'ın biraz aklı varsa Emre Tilev'i ve insanları anlamayan yöneticilerini kovsun.Zira adamların kardan çok zararı var.

Fotoğrafı yazıyı yazdıktan sonra buldum.Bir fotoğraf ancak bu kadar güzel açıklardı bütün yazıyı.

Platini Real Madrid'e Taktı

Ronaldo'ya verilen parayı ve harcanan 200 milyon euroyu hala aşırı bulduğunu söyleyen Platini Şampiyonlar Ligine katılacak takımların kazançlarından çok harcama yapamayacaklarına dair bi kural hazırlamayı planlıyormuş.

Platini'nin bu adaletsizliği düzeltmeye çalıştığının farkındayım ama niye bu kadar Real Madrid'in üstüne gidiyor anlamıyorum.Manchester City gibi Real Madrid'den daha güzel bir örnek varken adam inatla Real'in üstüne gidiyor.

Real Madrid banka kredisi aldı ödemek zorunda ama Manchester City resmen para babası yiyen çocuk gibi zira Chelsea ve birçok İngilteredeki takımda sahibinin parasıyla ayakta duruyor.Kalkıp bunca örnek varken Real Madrid'e saldırmak çok saçma.

Böyle bi kural çıkarsa olan Şampiyonlar Ligine olur.Zira büyük takımların hiçbiri kazandığı kadar harcamıyor ve böyle bi kuralı uygulayacaklarını sanmıyorum.Platini eğer bu kuralda ısrar ederse büyük takımlar kendi kupasını kurar ve herkese kabul ettirirler.

Kısacası Platini'nin bu küçük takımları korumak için gelir adaletsizliğini düzeltmeye çalışması güzel ama İngilterede artık takımların sahiplerinin parasını yemesi ve bütün büyük kulüplerin harcadıklarından az kazanması bu işi zora sokuyor.Bakalım Platini daha ne kadar bu savaşa devam edecek.

Christian Vieri Emekli Olmuş


Bu sene zaten hiçbir takımla anlaşmayarak ve poker turnuvalarına katılarak aslında bitirdiğini açıklamasa da anlamıştık ama Vieri yine de açıklaması gerektiğini hissetmiş herhalde.

İçindeki ateşi kaybettiğini ve artık yurt dışında oynamayı bile düşünmediğini söylemiş ünlü İtalyan golcü.

Vieri zaten en başından beri futbol sevmeyip futbol oynayan futbolculardan biriydi.Hatta bir demecinde ''Kriket oynamak için şu anda futbolu bırakırım ama İnter de verilen paranın aynısı verilecekse '' diyecek kadar bu oyuna olan sevgisini göstermişti.

Herşeye rağmen Vieri 2000'lerin başında herkesin saygı duyduğu bir forvetti hızlı ve defansı yıpratan koşuları , sert şutları ..yani aslında bir forvette olması gereken her türlü özelliğe sahipti.Hatta o cüsseyle 30 metreyi 3.9 saniyede koştuğunu söyleniyordu İnter zamanlarında ne kadar doğrudur bilinmez ama eğer öyle bişey varsa gerçekten muhteşem.Kendisi hakkında bencil oynuyor deniliyor ama her forvet biraz bencildir zaten.Ayrıca zaten gol attığı sürece bencil olmasının bir problemi yok.

Birçok klüp dolaşan Vieri Milan şehrinin iki yakasında da oynadı ancak Milan kariyeri hakkında pek güzel şeyler söylenemez zira 1 sezon oynadığı Milan da 8 maça çıkıp 1 gol atmıştı.

Vieri ile ilgili en garip hikaye ise Atlanta döneminden.Vieri'nin Atlanta ile yaptığı kontrata göre aylık sadece 1.500 Euro alacaktı ama attığı gol başına 100.000 Euro kazanacaktı.Vieri o sene Atlanta formasıyla 2 gol attı.Atlanta macerasından sonrada futbolu bıraktı.

Kendisini her zaman benim için İtalya'nın çıkardığı en iyi forvetlerden biri olarak kalacak.Ayrıca Atletico'yla Paok'a karşı attığı golde gördüğüm en güzel gollerden biridir.Bu efsaneye de attığı bu golle veda etmek yakışır.


21 Ekim 2009 Çarşamba

3. Haftanın Ardından


-Beşiktaş sevinmeli mi üzülmeli mi bunu gelecek haftalarda göreceğiz.Yine de deplasman da 1 puan gayet güzel .Mustafa Denizli'nin kariyerinde Şampiyonlar liginde aldığı ilk puan olmasına da bişey diyemiyorum !

-Bu kadar kırmızı kartın çıktığı bir hafta bir daha görebilir miyiz bilmiyorum.Bayern Münich maçında Bayern 29. dakikada gol yedi ve 30. dakika da Thomas Müller'in gördüğü kartla 10 kişi kaldı.2 kez penaltı oldu.Kalecileri 2 tanesini de kurtardı ama bu Bayern'i kurtaramadı.88. Dakika da Van Buyten de kırmızı kart görerek Bayern Maçı 9 kişi tamamladı.

Bayern hala istediği sonuçları alamıyor.Van Gaal'in normalde şu anda eleştiriliyor olması lazım ama Alkmaar başarısı hatrına fazla ses çıkmıyor.

-Mourinho ve ekibi Dinamo gibi kolay bi ekibe kendi sahasında 1 puan kaptırdı.Özellikle Kiev deplasmanı gibi zor bir deplasmanın önlerinde olduğu düşünülürse Inter'in işi gerçekten çok zora girdi.

-Uefa Avrupa Ligi grubunda ise Glascow Rangers 3 golü kendisi attığı maçta tarihi fark yedi.Bu gruptan çıkacak iki takımı çok fena tokatlayacaklar ama hayırlısı

-Liverpool hakkında ne yazsak boş Rafa artık son günlerini geçiriyor takımın başında bu kesinleşti diyebilirim sadece

-Son günlerden bahsetmişken pazartesi günü yazdığım Atletico Madrid yazısında ''Eğer Chelsea deplasmanından fark yiyip dönerlerse Abel Rensino'nun son maçı olabilir '' dedim ve 4 yediler bakalım dediğim şey olacak mı ?

-Barcelona rakibi küçümsemenin cezasını çekti.Gökdeniz ve ekibi resmen Rus Devrimi gerçekleştirdi Camp Nou da inşallah bu biraz unuttuğumuz yıldızımızı hatırlamamıza yardımcı olur.

-Ve en güzelini sona sakladım.Milan LG 2'yi Pato'nun attığı golle yendi.Herkesin Madrid ezer Madrid parçalar dediği maçta Dida'nın hediye ettiği golle geriye düşmelerine rağmen Cassilas'ın da hediye ettiği golle beraberliği yakaladıktan sonra sahneye çıkan Pato'nun iki golüyle maçı almasını bildiler.

Bu galibiyet koltuğu sallantıda olan Leanardo'yu 2-3 hafta daha götürür.Real Madrid de ise Pellegrini'nin başını epey ağrıtacak gibi.CR94'ün yokluğunda takımın bu derece çaresiz kalması ise başka kötü bi durum.

Herşeyi toparlamak gerekirse Şampiyonlar Liginde en kötü diyebileceğimiz takımlar bile artık büyükleri zorluyorlar.Juve , Porto gibi ekipler nispeten kolay rakipleri karşısında maçlarını zor kazandılar.

Edwin Van Der Sar

Bu akşamki maçı seyrederken aslında bu efsane kalecinin vedasının ne kadar yaklaştığını fark ettim.Uzun zamandır zaten İngiltere medyasında yerine geçecek kaleci konuşuluyor hatta adaylardan biri bugün beraber atıştıkları Akinfeev.Maçlarla ilgili zaten bi yazı yazacağım ama bugünki maç resmen iki kalecinin atışması gibi oldu Akinfeev o golü yemese ikiside mükemmel bir performans sergilemiş olacaktı.Bu Van Der Sar'ın yerine kim gelecek konusu başka bi postun konusu ama şimdi biraz bu efsaneden bahsedelim.

38 yaşındaki bu 1.97'lik efsane 1990 yılında Ajax'da profesyonelliğe adım atmış.1995 yılında Ajax Şampiyonlar Ligini kazandığında 24 yaşındaki kaleci Avrupanın En İyi Kalecisi ödülünü almış.

1999 yılında Juventus'un kalesine geçen ilk İtalyan olmayan kaleci olmuş ve 66 maçta görev almış.Ancak Buffon denilen insan azmanı piyasaya çıkınca ona da yedek kulübesinin yolu gözükmüş.

Van Der Sar'ın bundan sonra neden Fulham'a gittiğini anlamak için o zamanlara gitmek lazım.O zamanlar daha Chelsea efsanesi bile yokken Muhammed Al Fayed Fulham'ı satın almıştı.Takımı iyi yerlere getirmek isteyen Al Fayed Van Der Sar'a da 7.1 Milyon Pound gibi kaleciler piyasası için gayet iyi bir para ödemişti.

Fulham bir türlü istediği yere gelemedi.Van Der Sar'ın da takım için ümitleri tükendiği zamanlarda Sir Alex Ferguson'un da Peter'den sonra Manchester kalecisi diye lanse ettiği en son aday Tim Howard için de ümidi kalmamıştı ve Van Der Sar'ı transfer etti.Sonrasında olanları hepimiz biliyoruz.

Van Der Sar kesinlikle futbolu bıraktıktan sonra özleyeceğim futbolculardan biri.En azından arkadaşlarla Pes yaparken ''Oha abi bu herif ahtapot mu herşeye uzanıyor ! '' nidalarını duymayı özleyeceğim.

Kendisiyle ilgili garip bir ayrıntıyla yazıyı bitireyim.Bu arkadaş üst üste 2 kez 2 sene üstüste Şampiyonlar Ligi finaline çıktı ve ikisinde de ilk sene kazanıp ikinci sene (Juventus (96) , Barcelona(09) ) kaybetti.

FM 2010 Trailer


9 gün sonra bu güzelliği oynuyor olacağız.Video gerçekten çok güzel ve insanı gaza getiriyor.

Bu arada Fm 2010'un türkçe olması için %95'lik oran yakalanmış ama SI Games'den daha bi haber yok.Oyun çıktığı zaman hepimiz göreceğiz.

20 Ekim 2009 Salı

Pes 2010 İncelemesi

-Dün yazıyı yazan arkadaş ile biraz oynadım ve kendisinden oyun hakkında yazı yazmasını istedim o da sağolsun kırmayıp güzel bi yazı ortaya çıkardı.-

Nihayet beklediğimiz PES 2010 bu hafta çıktı.PES 2009'un bize çok güzel ve heyecanlı bir sene yaşattığı gerçeğini kabul etmeliyiz fakat hepimiz artık yeni oyunun çıkması için sabırsızlanıyorduk.Neyse fazla uzatmadan oyuna geçelim.

Oyunun kapak yıldızları Lionel Messi ve Fernando Torres oyun açıldığında bizi karşılayarak futbol iştahımızı kabartıyorlar.İlk önce ana menü hakkında biraz bişeyler söylemek istiyorum.Kesinlikle eski senelere göre çok daha güzel ve insanı içine çeken bir ana menü ile karşı karşıyayız.Aslında bu sadece ana menü için değil oyunun bütün menüleri çok güzel ve şık olmuş.

Play Station 3'ümde oynadığım yeni oyunu eski oyuna göre daha zor bulduğumu söylemeliyim.Fazla ayrıntılar var ve buda oyunu zorlaştırmış.Game Plan kısmında takımın taktiğini ve stratejisini ayarlıyorsunuz.Ancak bu dediğim kadar kolay değil.Mesela top karşı takımdayken kaç oyuncunun topa basacağı, kaç kişinin hücuma çıkacağı ve kanatların çapraz koşu yapıp yapmamaları bu Game Plan bölümünde verdiğiniz komutlara bağlı.Bu Game Plan bölümünü iyice inceleyin diye tavsiyede bulunabilirim sizlere.Oyunu çok daha zorlaştıran bu ayrıntılarla beraber gol atmakta eskisi kadar kolay değil çünkü bir adamı alıp bütün sahayı geçme imkanı fazla yok.Yani oyun biraz daha gerçeğe yaklaşmış diyebilirim.(Messi ve Ronaldo biraz daha bu örneğin dışına alalım,eski oyun kadar olmasa da).Daha pas yapmaya dayalı,eğlenceli ve bir o kadar zor bir oyun heyecan katsayısını daha da arttırıyor maçlarda özellikle benim gibi artık Master League'den keyif almayan insanlar için çok iyi olmuş.


Master League demişken Master league menüsü az önce de bahsettiğim gibi eskisine göre çok daha alımlı olmuş bence.PES Point artık tarihe karıştı.Onun yerine Dolar,Euro,Yen gibi para birimleri var.Ana ekran eski oyuna göre çok daha güzel dediğim gibi.Yenilenen finans sistemi oyunu daha da anlamlı hale getiriyor.Oyunun başında yapılan reklam anlaşmaları da aynen öyle.Çünkü bu anlaşmalar sayesinde kazandığımız maçların başına az da olsa para kazanıyoruz tıpkı gerçekte olduğu gibi.Bir diğer güzellik ise saçma saçma isimlerle düzenlenen çakma ŞAMPİYONLAR LİGİ vs kupaların artık yerine gerçeğe bırakması.Gerçekten Şampiyonlar Ligi maçlarına çıkmak insana ayrı bir hava katıyor,kendimi önemli hissediyorum diyebilirim:).

Ayrıca Türkiye'den Fenerbahçe,Galatasaray,Beşiktaş ve Sivasspor var.Özellikle Sivasspor beni çok şaşırttı.Pes 2010'un yeniliklerinden biri de birçok adı sanı duyulmamış yeni takım eklemişler.

Her oyuncunun kendi özel kartları olduğunu hatırlatıp,bu özelliklerin kullanıldığında oyunculardan alınan verimin arttırdığını söyleyip yazımı tamamlıyorum.Bol Messi'li günler.

Antipatik Olarak Kazanç Beklemek


Eğitim gördüğümüz bölüm itibariyle kazanç nasıl sağlanır ve bunun gibi ticari konular hakkında az çok bi kulak dolgunluğum var.

Eğer bir işletme bir işten kazanç bekliyorsa ilk önce müşterilerin gönlünü hoş tutmalı ve onların müessese için herşey anlamına geldiğini bilmeli.Kalkıp 2-3 lira kar için müşterinin gözünde antipatik olursan o işten bi hayır gelmez.Bunu hayatımızda da yaşamışızdır 10 krş eksik diye su vermeyen bakkal , 22 tl lık malı 20 tl ye vermeyen satıcı gibi

Evime gelmişim yorgunum saat zaten olmuş 20:00 ama hiçbiri umurumda değil sevinçliyim çünkü şampiyonlar ligi maçı var.Kimin maçı var diye internete bakayım dedim ve acı gerçek yüzüme vuruldu.Bugün maç yokmuş ! Neden çünkü D-Smart alacağız.Yoksa sadece inanılmaz güzel (!) futbol oynayan Beşiktaş ve rakiplerinin maçlarını seyredebilirmişiz.

Benim de her futbolsever gibi televizyonumda kaliteli maç seyretme hakkım var ama Aydın Doğan illa o 2 paralık şeyi bize kakalayacak niye kar yapacak başlayayım onun karına !Almıyorum izlemiyorum artık insanlar aptal değil internet diye bişey var açarım steam'den izlerim en azından Emre Tilev veya İlker Yasin olmaz !

Uefa Avrupa Liginin haklarını aldılarda ne oldu ? Şimdi insanlar izlesin diye kablolu kanallarda yayınlatmak için kendi kanallarında yayınlatıyor neden çünkü insanlar izlemiyor.Gerçek anlaşılsın artık insanlar zaten ayda 80 lira digiturk'e veriyorlar bide kalkıp sırf 2-3 kıytırık maç için D-Smart'a vermezler.

Daha ne methiyeler yazarım ama gerçekten bi anlamı yok inşallah yayın ihalesini yine Digiturk'e kaptırırlarda 2-3 maç için böyle antipatik olmaya devam ederler .

19 Ekim 2009 Pazartesi

Ballon D'Or Ve Yeni Yıldızlar

Ballon D'Or hakkında bi sürü şey yazılıp çizildi.Hepimiz Messi'nin alacağında hem fikir olduk.Ben farklı bi yönden bakmak istiyorum bu konuya.

Messi,C.Ronaldo gibi isimler zaten sahada otursa bile bu ödüle aday olacak isimler.Bu ödüle aday olup da bu sene artık yıldızlık mertebesine geçmiş oyuncular var.Aslında asıl ödülü alanlar onlar oluyor desek abartmayız çünkü resmen olarak sınıf atlamış oluyorlar.

Bence bunlar
Edin Dzeko
Andrei Arshavin
Karim Benzema
Yoann Gourcuff

4'lüsü yoksa geri kalan isimler Henry , Buffon , Cassilas gibi zaten klasını çok önceden kanıtlamış isimler.Bu 4 isim artık resmi olarak 'yıldız ' oldular.

Bu arada zaten bi sezonda 2-3(hadi taş çatlasa 10 kişi) kişinin yıldız olduğu Avrupa liglerinde 30 tane oyuncuyu aday göstermekte herhalde bu yeni parlayan isimlerin yıldızlıklarını tescillemek içindir yoksa bu kadar aday komik bence.

AC Arles-Avignon

1913 yılında üç klubün(la Pédale joyeuse, Arles Auto-vélo and Arles Sports) birleşmesiyle kurulan AC Arles-Avignon takımının en büyük başarısı 1970 ve 1973 yılında Fransa Kupasında çeyrek finale kalmaları.Şu anda Fransa 3. liginde oynayan takım ligde 8. sırada.

Bu hiçbir özelliği olmayan Fransız kulübünü yazma sebebim ise Manchester City'nin bu takımı pilot takım yapmak istemesi.Manchester City yetkilileri Avignon yetkilileri ile buluşup bu anlaşmayı konuşmuşlar.Avignon'un başkanı henüz kesin birşey yok dese de yüksek ihtimal bu anlaşma olacakmış.

Manchester City gibi takımların pilot kulübü olmak ilk bakışta pek önemli gibi gelmese de böyle takımlarda gençlere yatırım yapmaktadır.Mesela Chelsea Gael Kakuta , Oğuzhan Özyakup gibi geleceğin yıldız adaylarını topluyor.Tabii Chelsea'nin toplama şekli tartışılır ama konumuz bu değil.

Eğer anlaşma gerçekleşirse Avignon takımının başına talih kuşu kondu diyebiliriz .Bakalım bu anlaşma gerçekleşecek mi ?

Atletico Madrid

Bu iki kişinin bulunduğu bir takım Şampiyonlar liginde 2 maçta 1 puan , ligde 7 maçta 6 puan topluyorsa bi yerde bi problem vardır.

Atletico geçen 2 seneden çok uzakta bir performans sergiliyor.Defansları her zaman kötüydü ama hiç bu kadar kötü olmamıştı.Tam 17 gol yediler 7 maçta buda neredeyse ortalama 2.5 gol yapıyor bu ortalama ligdeki en kötü ortalama aynı zamanda .Şampiyonlar ligine katılmak isteyen bir takımın her maç 2.5 gol yemesi faciadan başka bir anlama gelmiyor.

Forlan'ın sakatlanması tabii ki bi problem ama zaten bu takımın hücum olarak hiçbir derdi yok tek problem savunmada bunu nasıl düzeltebilirler bilmiyorum ama Abel Resino'nun fazla Atletico Madrid'in başında kalabileceğini sanmıyorum.

Bu çarşamba Chelsea'ye karşı oynayacak olan Atletico eğer fark yerse Abel Resino'nun çıktığı son maç olur bu maç.Adaylar arasında Fatih Terim'in adının geçtiğini duydum pek zannetmesem de iki taraf içinde iyi olabilir.

Forlan ve Agüero'yu çok zor elinde tutabilen Atletico eğer bu sene Şampiyonlar ligi vizesi alamazsa 2010-2011 senesine bu ikisi olmadan girecek diyebiliriz.

Not:Fatih Terim basın toplantısında Atletico Madrid'den teklif almadığını söyledi.

18 Ekim 2009 Pazar

Bir Tane Buzdolabım Olsa

Hagi'nin En İyi 11'i

GK Claudio Taffarel

''O gerçekten çok iyi bir kaleci.Defans ona güveniyor ve oyun kurmada gerçekten çok iyi bir kaleci ayrıca tipik bir Brezilyalı gibi çok iyi bir tekniğe sahip ''

DR Jorginho

''Atağa çok iyi çıkan ve çok güzel goller atan bir oyuncuydu.İnsanların izlemek için para vermek isteyeceği cinsten bir oyuncu.İtalya'ya karşı 1994 finalinde oynadığı oyun gerçekten çok iyiydi.Ayrıca Jorginho çok iyi bir savunmacı ve sizi hiç bir zaman yüzüstü bırakmaz.

DC Franco Baresi

''Dünya futbolu için gerçekten çok büyük bir oyuncu.İtalya ve Milan zamanında takımlarını onun üzerine kurdu.Milan'a karşı Steau'dayken oynadığımız ve 4-0 yenildiğimiz finalde bunu fark ettim.Savunmada oyun kurmada ve takım arkadaşlarına verdiği paslar gerçekten inanılmazdı. ''

DC Fernando Hierro

''Real Madrid zamanlarında Fernando ile oynadım kendisi gerçekten inanılmaz bir oyuncuydu.Bir oyuncu da olması gereken herşeye sahipti.Kafa toplarında etkili , her iki ayağı ile çok iyi pas verebilen ve uzaktan şut çekebilen bir oyuncuydu.Attığı gol sayısı savunma olduğu düşünülürse gerçekten inanılmaz.''

DL Paolo Maldini

''Paolo İtalya'nın savunma okulundan çıkan öğrencilerden biri.Kendini sahada fark ettiren özel bir oyuncu.Atağa çıkıp çok önemli goller attığı zamanlar olmuştu.O şuanki defanslar için rol modeli durumunda.

MR Luis Figo


''Figo Barcelona da beraber oynadığım futbolculardan biriydi.Topla istediğini yapabilen bir oyuncuydu.Takımına koşuları , pasları ile çok şey kazandıran bir oyuncuydu.İnsanın izlemek için para vereceği cinsten bir oyuncuydu.''

DMC Pep Guardiola

''Dünyanın en iyi ortasahalarından biriydi.Görevi atakları kesip top kapmaktı ve bunu da çok iyi yapardı.Kesinlikle en iyilerden biriydi ''

AMC Diego Armando Maradona

''Bu adam tek bir kelime ile açıklanabilir : Deha .Topla yapabildikleri futbol değil sanattı.Kesinlikle en iyilerden biri.Onunla o 21 yaşındayken tanıştım ve o andan itibaren topla yapabildikleri beni büyülemişti.''

ML Zinedine Zidane

''Zidane'la beraber oynayamamanın pişmanlığını yaşıyorum.Sadece onunla karşı karşıya oynayabildik ve buda yeterince zordu.Sahada liderdi ve sadece top ayağında olduğu zaman mutlu oluyordu.O serbest vuruşlarından arkadaşlarına attığı akıllı paslara kadar isteyebileceğiniz herşeye sahipti''

FC Marco Van Basten

''Marco inanılmaz yerlerden gol atabilme yeteneğine sahipti 1988 yılında Avrupa Şampiyonasında Sovyetler Birliğine attığı gol gibi inanılmaz golleri vardı.Mükemmel bir forvetin bütün özelliklerine sahipti.Onu durdurmak imkansızdı ve o bütün defansların kabusu oluyordu.''

FC Ruud Gullit

''Belki başka bir Hollandalı forveti seçmem şaşırtıcı ama Ruud bir efsaneydi.Van Basten'den daha güçlüydü ve topu ondan kapmak neredeyse imkansızdı.Onun Van Basten'den farklı bir tekniği vardı ve bu onları mükemmel kılıyordu.Bu ikili her teknik direktörün rüyası olmuştur ''

Teknik Direktör Johan Cruyff

''Futbol tarihinin en yaratıcı hocalarından biridir Johan Cruyff .Her zaman yeni fikirlere sahipti ve bu fikirleri her zaman çok severdim.Barcelonada onun öğrencisi olduğum için çok şanslıydım çünkü bana birçok şey öğretti.''

Yedekler

Peter Schmeichel

''Taffarel kadar teknik olan başka bir oyuncuydu Schmeichel .Bunu ben değil zaten onun kariyeri söylüyor.Takım arkadaşları ve rakipleri tarafından saygı duyulan bir kaleciydi.''

Gheorghe Popescu

''Seçimim Popescu'nun Romen olması veya kız kardeşimin kocası olmasından dolayı değil. Popescu gerçekten tarihin en iyi savunma ve ortasaha oyuncularından biriydi.''

Fernando Redondo

''Ortasahanın metronomuydu.Ortasahada gerçek bir ustaydı.Yaşadığı sakatlık gerçekten çok büyük şanssızlıktı.''

Romario


''Her maç çok iyi oynamayan büyük bir yetenekti.Her maç iyi oynamazdı ama iyi oynadığı zaman gerçekten kimse onu durduramazdı ''

Ryan Giggs


''Tipik İngiliz ortasahası gibi değil.Giggs'in dayanıklılığı ve yaratıcılığı onun kuvveti kadar iyi.''

Balonun Premier Lige Etkisi

Golü ilk duyduğumda herhalde balon kalecinin gözünü aldı girdi dedim ama videoyu seyredince hakem bu golü nasıl vermiş dedim.

Bildiğim kadarıyla topun bir cisme çarpıp öyle gol olması durumunda gol verilmiyor.Aslında bildiğime göre dediğime bakmayın bu sabah Erman Toroğlu öyle yazmış.Hatta kendisi kediye çarpsa gol olsa o da mı verilecek gibi kendine yakışan bir örnek vermiş.

Hadi verildi diyelim böyle bi gol gerçekten herşeyi değiştirebilecek cinsten.İlk önce sene sonunda şampiyonluğu , şampiyonlar ligine gideni , küme düşeni yani kısaca herşeyi değiştirebilecek bir olay.Sonuçta milletin averajla şampiyonluğu kaçırdığı bi ligde 3 puan ne demektir hepimiz tahmin edebiliyoruz.Kalkıp sene sonunda Liverpool taraftarı o gol sayılmasaydı şu anda şampiyon olurduk dese kim adamlara saçmalamayın diyebilir ki ?

Kaldı ki zaten sallantıda olan Benitez'in tahtını da sallayabilecek bir durum.Sonuç itibariyle balon da olsa top gol oldu ve 3 puan gitti.Benitez de bahanelerin arkasına saklanmamak gerektiğini ve kötü oynadıklarını söyledi ama olsun gayet normal kalecinin kucağına gidecek bir topun gol olması ve bu kadar erken (5. dk ) bir zamanda gelmesi tabii ki Liverpool'un oyununu bozmuştur.

Hadi herşeyi geçersek bunun bahis olarak insanlara kaybettirdiği para da var.İnsanlar bahislere büyük paralar yatırıyor ve böyle mantık dışı bi golün gol sayılması bir çok insanın canını yakmıştır.

Maç yüksek ihtimal tekrarlanmayacak ama bir balonun bütün ligi etkilemesi biraz komik kaçtı.

17 Ekim 2009 Cumartesi

Öp Beni Dzeko , Öp Beni Ibisevic

"Oyuncularıma birbirlerini dudaklarından öpmelerini söylüyorum. Başarımın sırrı kadroda birliği sağlamak. Takım atmosferinin yakalamadan hiç birşey başaramazsınız"
Miroslav Ciro Blazevic Bosna Hersek Milli Takımı Teknik Direktörü

Yüzyıllardır öpüşmeden oynanan futbolda yaptığı bu devrim(!) için Blazevic'i alkışlıyorum ama seribaşı olarak Fransa , Portekiz , Rusya ve Yunanistan'ın olduğu bir play off da öpüşmenin yeterli olacağını sanmıyorum.

Ayrıca aman hocam her oyuncuya uymaz o iş bi oyuncu çıkar fena öper seni benden söylemesi.

Arshavin İngiltere'den Ayrılacak Mı ?

Arshavin İngilterede olan vergi sistemini eleştirip gelecek yıl bu sebepten Fabregas , Rooney gibi bir çok yıldızın İspanya'ya gideceğinden bahsetmiş.

Tabii bu düşünce Arshavin'in kendi düşüncesi ama İngiltere de vergiler İspanya'nın neredeyse iki katı ve bunun sonucu olarak kazançlarda büyük düşüş yaşanıyor.Artık bir çok oyuncu bunu da düşünüp seçimini İspanya'dan yana kullanıyor.

Ne alaka buradan Arshavin ayrılacak haberini nasıl çıkardın derseniz vergi çok yüksek yıldızlar seneye gider diyen adamın orada durma ihtimali yüzde kaçtır ki sizce ?

Arsenal demişken Sol Campbell Arsenal'le antremanlara çıkıyormuş.Notts Country'den ayrılan 35'lik yıldız Arsenal ile antremanlara çıkıp form tutuyormuş.Campbell'ın yeniden Arsenal'e döneceği dedikodusu çıkmış ama hem Arsene Wenger yalanlamış hem de yakında kundaktan çıkan bebeğe sulanacak olan Arsenal'in 35 'lik bir oyuncu transfer etmesi imkansız bişey.

Gana Şampiyon


Maç başlarken içimde çok cılızda olsa bi acaba vardı.Acaba Gana gerçekten başarabilecek mi diye düşünüyordum.

Maç başladığında ve Brezilya sağlı sollu ataklarla rakibini sıkıştırıp kaleciyle karşı karşıya pozisyonları harcayınca tamamdır dedim Brezilya bu maçı alacak.Üstüne Addo'nun kırmızı kart görmesiyle bu iş bitmiştir dedim.

Gana gerçekten çok iyi savaştı yapabileceğinin en iyisini yaptı ve Brezilya'yı penaltılara götürebildi.Penaltılarda da işi bitirdi ve kupayı alan ilk Afrika ülkesi oldu.

Gana'nın kazandığı başarı çok büyük ama Brezilya milli takımı gerçekten kupanın başından beri diğer takımlardan kat ve kat daha iyi olduğunu gösteriyordu ve bu maçta öyle oldu.Şans ve beceri biraz yanlarında olsaydı şu anda Brezilya'nın kupasını konuşuyor olurduk ama böylesi daha güzel.Futbolun bu güzelliğini seviyorum.

16 Ekim 2009 Cuma

Batuhan Karadeniz ve Altyapı Gerçekleri


Dün sevgilimin arkadaşının sevgilisiyle tanıştım.Çocuk zamanında Beşiktaş'ın altyapısında kalecilik yapmış biraz muhabbet etme şansım oldu ve bana entresan şeyler söyledi.

Batuhan'ın 4 sene önce 14 yaşındayken kimse tarafından yüzüne bakılmayan hatta onun tabiriyle ''halısahada bile oynatılmayacak '' adam olduğunu söyledi.Sonra ingiltere macerası yaşamış ve ne olduysa ondan sonra bildiğimiz çocuğa dönmüş.

Aslında bu hikayeye fazla inanmamıştım ama sonra başka bi arkadaşımla konuşurken onun da Beşiktaş altyapısında oynayan arkadaşının daha önce Batuhan'ı sorduklarında ''O adamdan topçu fln olmaz '' dediğini duydum.Yani bu olayın olma olasılığı epey yüksek.

Altyapı konusunda ise antrenörlerin bilgisizliğinden yakındı.Kaleci adamın kas yapması gerekirken koşturulduğundan doğru antremanların yapılmamasından bahsetti ki buda asıl neden bu haldeyiz problemini gösteriyor.

Ayrıca altyapı maçlarında hakemlerin düdüklerini unuttuklarını ve bir arkadaşının bacağının 2 tarafının maç sırasında yırtıldığını ve hiç bir düdük çalmadıklarını söyledi.Bunun sonucu olarak da yavaş yavaş forvet oyuncuları korkusuzluklarını yitiriyor ve kayboluyorlar.

Altyapılarda yetişen bi sürü yıldız adayına ne olduğunu sorduğumda ise hepsinin büyük takımlar tarafından pişsin diye 2. veya 3. lige gönderildiğini orada da altyapıda olduğu gibi düdük yutmuş hakemler olduğu için çocukların bacaklarının kırılıp yada başka sakatlık yaşayıp futbol hayatlarının bittiğini veya asla istenilen noktalara gelemediğini söyledi.

Eğitim durumunu sorduğumda ise klüplerin ailelere çocuklarının eğitimine önem göstereceğini söylediklerini ancak hiçbir zaman böyle bişey olmadığını söyledi.Öyle bir durumki sabah antreman koydukları için devamsızlıktan sınıfta kalmış ve bunun sonu da onun öğrenim hayatına mal olmuş.

Kısacası durum bu gençler futbol için geleceklerini veriyor ama ya kasap bir futbolcu tarafından biçilip futbol hayatları bitiyor yada 2. 3. lig takımlarında oynuyorlar.Arda Turan gibi bir adam çıkma ihtimali çok düşük Türkiye'den çıkan Batuhan gibi bir adam da İngiltere yardımıyla buralara gelmiş.Adamlar çocuğun eğitiminin ve futbol eğitiminin herşeyiyle ilgilenip en üst seviyeye getiriyorlar kısacası bizim yaptıklarımızın tam tersini yapıp başarılı oluyorlar.

15 Ekim 2009 Perşembe

Dünyanın Gelmiş Geçmiş En İyi 10 Kalecisi


IFFHS yaptığı araştırma sonucu gelmiş geçmiş en iyi 10 kaleciyi seçmiş.İşte sıralama

10-Amadeo Carrizo(Arjantin)(1954-1965)

9-František Plánička(Çekoslavakya)(1926-1938)


8-Peter Shilton(İngiltere)(1970-1990)


7-Peter Schmeichel (Danimarka) (1987-2001)



6-Jose Luis Chilavert(Paraguay)
(1989-2003)


5-Ricardo Zamora(İspanya)(1920-1936)


4-Sepp Maier(Doğu Almanya)(1966-1979)

3-Dino Zoff (İtalya)(1968-1983)

2-Gordon Banks(İngiltere)(1963-1972)



1-Lev Yashin (Sovyetler Birliği)(1954-1967)


Bu seçim 2000'lerin başında yapıldığı için şimdilerin kalecileri yok.Chilavert'in listede olması açıkcası beni çok şaşırttı.

Lev Yashin ise gerek Avrupa'nın En İyi Oyuncusu ödülünü alan tek kaleci olması , gerek kariyeri boyunca 150 tane penaltı kurtarması ve gerek çıkardığı inanılmaz maçlarla liderliği kesinlikle hak eden bir kaleci.

2008 Senesi En İyi 10 Kaleci

10-Justo Villar (Real Valladolid)
9-Jens Lehman (Stuttgart)
8-Jose Manual Reina(Liverpool)
7-Julio Cesar (Inter Milan)
6-Francisco Cevallos(Quite)
5-Igor Akinfeev(Cska)
4-Petr Cech(Chelsea)
3-Edwin Van Der Sar(Man Utd)
2-Gianluigi Buffon(Juventus)
1-Iker Cassillas(Real Madrid)

Transfer Dedikoduları


-Dünya kupasında oynamak isteyen Adriano Tottenham'a transfer olabilirmiş.

-Atletico Madrid Emanuel Eboue'yi , Manchester City ise Fabregas'ı istiyormuş.

-Robinho davasında ise en son Carles Puyol ve Yaya Toure'yi teklif etmiş Barça

-Dünyanın en beleş para kazanan adamı Roberto Mancini'ye Notts Country'nin başına geçmesi için 10 milyon poundluk teklif edilmiş.

-Liverpool Vasco Da Gama'nın forveti Nilton'un peşindeymiş.

-Manchester United David James'i almayı düşünüyormuş ki allah korusun diyorum sadece

-Daha önce de yazmıştım ama Beckham'ın Milan'a kiralık gelmesi kesinleşmiş.

Rüyama Bile Girdin Be Maradona !

Saat 11 de bloga yazı yazdıktan sonra salona geçip televizyon izlemeye başladım.Türkiye'nin maç sonrası yorumlar , Saba Tümer'in kişnemesi fln derken 12 oldu saat ama yavaş yavaş spordan gelmeninde verdiği yorgunlukla göz kapaklarım kapanmaya başladı.Sonra zaten uyumuşum hatta kalkıp yatağıma gitmişim ama o bölümleri ben hatırlamıyorum .

Maç bitmiş soruyorum insanlara noldu diye 3-1 Uruguay aldı diyorlar Ekvador maçı ne oldu diyorum 1-0 Ekvador aldı diyorlar.Maradona yanımda üzgün istifa ediyor ben diyorum takma be abi şanın yeter senin o da sağol diyor tabii o an türkçe konuşuyoruz.Görseniz çok güzel bir türkçesi vardı sanki yıllardır konuşuyor gibi.

Messi'yi görüyorum adama diyorum ne oynamıyon lan Barçadaki gibi ne üzüyorsun Maradona'yı diyorum Messi sus pus kem küm ediyor ben daha da sinirlenip konuşsana lan diye bağırıyorum Messi cevap vermeden gidiyor.

Allahtan sonra uyandım yoksa sıra Agüero'ya gelmişti.Şaka bi yana izlenesi bi maçtı ama işte uykuya karşı gelemedim.Zaten duyduğum kadarıyla maç Ekvador'un gol yemesinden sonra maç sıkıcı olmuş.

Maradona'yı kutluyorum ve son olarak Maradona'yı üzmeyin ulan diyorum.

14 Ekim 2009 Çarşamba

Charlie Davies

Charlie Davies Abd'nin Kosta Rika ile yapacağı maç için Washington'dayken geçirdiği trafik kazası sebebiyle hastahaneye kaldırılmış.Arabayı kullanan arkadaşının kontrolünü kaybetmesi sonucu araç ikiye ayrılmış ve Charlie'nin yanındaki arkadaşı ölmüş.Davies'in hayati tehlikeye sahip olduğu ve futbol kariyerinin de bitme tehlikesi altında olduğu açıklanmış.

Sochaux ile sezona çok iyi başlayan Charlie inşallah en yakın zamanda hayati tehlikeyi atlatır.

Ronaldinho'yu Eleştirebilmek

Ronaldinho Raul,Buffon ve Henry'nin aday olduğu Golden Foot ödülünde 41 bin oyla birinci olmuş.Golden Foot 29 yaş üstü oyunculara verilen açıkcası gereksiz bir ödül.Geçen sene tanıdık bir isim olan R.Carlos kazanmıştı.

Golden Foot'u Ronaldinho'nun aldığını duyunca istemsiz olarak içimden ''Sadece 2-3 sene oynayan adam Raul , Buffon ve Henry'i mi geçmiş ? '' dedim.

İnsanoğlu işte seneler geçtikçe yapılan başarıları küçümsemeye başlıyor.Ronaldinho 2-3 sene oynadı evet (hatta 2002 2007 dönemi diyelim)ama o dönemde ondan iyisi yoktu ve bütün Dünya onun etrafında dönüyordu.Evet Buffon , Raul veya Henry kadar iyi bir kariyere sahip değil ama geçmişte yaptıkları bile ona bu ödülü kazandırır.

Konumuz ödülü alıp almaması değil.Ronaldinho artık öyle bi duruma geldi ki insanlar böyle ödüller kazandığı zaman ''Bu adam son zamanlarda ne yaptı ki ? '' diyebiliyor.2 sene önce Dünya'yı sallayan adamı şimdi Dünya sallamıyor.

Kurtarıcı diye transfer olduğu Milan da çoğu zaman yedek kalıyor.Kurtarmak değil ama batmakta katkısı en fazla olan futbolculardan biri durumuna geldi ve durum daha da kötüleşiyor.Ronaldinho artık Milan da da fazla duramayacak gibi gözüküyor.

Tabii bu tablo düzelebilir eğer Ronaldinho ''Her başarıyı yaşadım artık futbola doydum ''düşüncesinden vazgeçebilirse hala eski Ronaldinho olabilir ama nerede parti orada Ronaldinho mantığı onu sadece daha kötü hale getirecek.

2-3 sene önce biri Ronaldinho'yu eleştireceksin dese hadi oradan derdim ama hayat işte ne olacağı belli olmuyor.

Dominic Adiyiah

U-20 Dünya Şampiyonasıyla ilgili pek fazla bişey yazmadım zira Pennearabiata'nın araştırmaları ve diğer blogların içi dolu yazılarından sonra benim de üstüne katabilecek bişeyim olduğunu zannetmiyordum.

Dün oynanan maçlar sonunda Gana Brezilya ile final oynamaya hak kazandı.6 maçta 16 gol atan bu takımın en golcü ismi 8 gol atan Dominic Adiyiah .Kendisi biraz kısa (1.72) ama hızı ve sert şutlarıyla gerçekten çok iyi iş yapan bir forvet.

20 yaşındaki Dominic Norveç ligi takımlarından Fredisktad Fk'nın oyuncusu.Evet yanlış görmüyorsunuz Dünya 20 yaş altı Şampiyonasının yıldızı Norveç ligi takımlarından birinin oyuncusu.Tabii oyuncusuydu olacaktır o yakında çünkü tahminen Arsene Wenger şu anda bu adamı almak için elinden geleni yapıyordur.O olmasa da elbet isteyecek olan bir takım çıkacak ama o takım Türkiye'den olmayacak niye çünkü genç bu çocuk bu çocuk Türkiye de oynayamaz.

Büyük takımların hepsi maçları pür dikkat seyredip elmas avına çıkmışken bizim takımlarımız hala yok Luca Toni yok Ronaldinho diye ölmüş adamları almak istiyorlar.Agüero , Kaka gibi nice adamlar bu turnuvalarda parlayıp şu anda oldukları yerdeler ama Türk futbolseveri ünlü ister, Türk futbolseveri isimli ister ama Türk futbolseveri aynı zamanda savaşan adam ister.Allah aşkına Carlos savaşır mı artık adam 7 sülalesine yetecek kadar para kazanmış ?

Adiyiah'ı da geçersek Furkan diye bi adam varmış Fenerbahçe de A2 ile maç olmasa duyacağımız yok.Adam hakkında yeni Hakan Şükür diyorlar ama Fenerbahçe de tek işi koltuk ısıtmak.Onu da geçtim Özer Hurmacı adında bi adam var adamın ünü var kendisi yok ortada.

Türkiye de anlayış değişmediği sürece Dominicleri , Agüeroları hep televizyondan izleyeceğiz.

13 Ekim 2009 Salı

Yılmaz Vural Milli Takımın Başına Geçmek İstiyor


Bu görevi üstlenecek yerli teknik adamların bulunduğuna değinen Vural, ''En azından ben varım mesela. 25 yıldır bu ligde çalışıyorum. Eğitimim var. Yabancı dilim var. Bize verilen imkanlarla neler yaptığımız belli. Milli takıma çok futbolcu yetiştirdik. Ben kendimi aday görüyorum, ama bir tane gazetede adımız geçmiyor. Demek ki işin uzmanlık boyutuna bakılmıyor. O yüzden biz de 'Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi yok' misali, Türkiye'de futbolu yönetenlere içimizden içimizden kırılıyoruz. Yeteri kadar deneyim isteniyorsa tecrübeliyim. Avrupa'yı biliyorum. Daha düne kadar bu ülkede pro lisans sahibi olan sadece bendim. Bu ülkeyi benden daha iyi tanıyan biri olabilir mi? İki tane akademi bitirmişliğim var. Yabancı istiyorlarsa, ben aynı zamanda Alman vatandaşıyım.'' diye konuştu.
Yılmaz Abi iyisin hoşsun da böyle zor zaman da seni getirseler milli takıma hem seni öldürürler hem de Mahmut Özgener'i sen böyle Kasımpaşa da fln mutlu mutlu ligde kalma mücadelesi versen daha iyi olmaz mı ?


Fatih Terim İstifa Etmemiş !!!

Teknik direktör Fatih Terim, Belçika maçı öncesi düzenlediği basın toplantısında Milli Takım'daki geleceğine federasyon yönetimi ile Ermenistan maçı sonrası yapacağı görüşmenin ardından karar vereceğini söylemişti.

Ancak Milliler Bosna-Hersek'in play-offları garantilemesinin moral bozukluğu ile çıktığı Belçika maçını kaybedince, herşey bir anda değişti. Cezası nedeniyle maçı tribünden izleyen Terim, taraftar tepkisinin gerilimi içinde soyunma odasına girdi. Deneyimli teknik adam oyuncuları ile konuştu, ancak istifa sinyali vermedi. Maç sonrası düzenlediği basın toplantısına kadar ailesi dahil Terim'in görevi bırakacağından kimsenin haberi yoktu. Terim beklenen açıklamayı, basın toplantısı bitmek üzereyken gelen bir soru üzerine yaptı ve Bursa'da son kez Milli Takım'ın başında sahaya çıkacağını söyledi.

İşte bu açıklama ile gündem bir anda değişti. Terim'in veda sözlerini oyuncuları gece geç saatlerde öğrenebildi.

Milliler, Ermenistan maçı için Belçika'dan Bursa'ya geçerken, Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener, yazılı bir açıklama ile Terim'in istifasını kabul ettiklerini duyurdu. Oysa Terim, kelimelerini çok dikkatli seçmiş ve "istifa" sözcüğünü özellikle telaffuz etmemişti.

Terim, Ermenistan maçı bittikten sonra düzenleyeceği basın toplantısıyla, bugüne kadarki icraatlarını anlatıp, bundan sonraki hedeflerini dile getirmeyi planlıyordu. Tecrübeli teknik adam, federasyon bünyesinde görevine devam etmeyi düşünüyor, bir menajerlik sistemi getirip sahadan tribüne çıkmayı planlıyordu. Ancak Özgener'den gelen "istifayı kabul ediyoruz" açıklaması, tüm bu düşünceleri rafa kaldırdı.

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener ise kulislerde konuşulan bu iddiaların tam aksine, daha önce Fatih Terim'le yola devam etmek istediklerini defalarca dile getirdiklerini söyledi. NTV Spor'a açıklamalarda bulunan Özgener, "2010 Dünya Kupası'na katılamasak da biz Fatih Terim'le devam etmek istediğimizi kendisine iletmiştik. İstikrardan yana olduğumuzu da her fırsatta dile getirmiştik. Ancak o istifa etti. Bu karara herkes saygı göstermeli" ifadelerini kullandı.

Şimdi gözler Fatih Terim'in Ermenistan maçı sonrası düzenleyeceği basın toplantısına çevrildi.



Ntvmsnbc kaynaklı olduğu için haberin yalan olma ihtimaline pek inanmıyorum.Blog da yazmıştım Terim'in istifa ettiğine inanmıyorum sadece güven oyu bekliyor diye.Tahmin ettiğim gibi çıktı ama Mahmut Özgener'e haber vermeden açıklama yaptığı ve Mahmut Özgener'in de o sinirle istifası ortada yokken kabul ettiğini okudum.

Fatih Terim ne kadar şu an itibariyle başarısız olsa da kariyeri başarılarla dolu başarılı bir teknik adam.Ona böyle küçük düşürücü hareketler yakışmıyor.Mahmut Özgener istifayı kabul ettiyse onun susup gitmesi ona daha çok yakışırdı ama bu olanlar gerçekten zaten zor durumda olan Terim için daha da kötü oldu.


Türk futboluna Aziz Yıldırım hareketi olarak geçen başarısız olduktan sonra istifa edip taraftardan destek beklemek artık kötü sonuçlar doğuruyor.Bülent Uygun ve Fatih Terim bu hareketin son iki kurbanı oldu.Bakalım kendine güvenip bu işi yapan başka kimler çıkacak.