31 Temmuz 2009 Cuma

Kadife Ayaklar



Bu yazıyı sevdiğim bi arkadaşım kaleme aldı.Hepinize iyi okumalar dilerim.

Ernest J. Garnest


Yaziya baslamadan once acaba kimi kaleme alsam diye dusunme gafletinde bulundum acikcasi.Thierry Henry ismi aklima geldiginde kendimden utanmadim dersem yalan olur. Cunku Henry sadece futbolcudan daha fazlasini ifade eder bir cok insanin gozunde.Bir idoldur, bir fenomendir ki Arsenal taraftarlari icin ise yeri doldurulamayacak bir efsanedir.Simdi efsanenin futbol hayatinda kucuk bir gezintiye cikalim.

17 agustos 1977'de Essonne'de dunyaya gozlerini acti Henry.Ayni sehirde buyudu ve yerel takimlarda futbol hayatina ilk adimini atti.Ilk olarak 1992 yilinda AS Monaco Teknik Direktoru fark etti yeteneklerini.Tabiki bu isim Thierry Henry'nin kariyerinde cok onemli yer tutacak Arsene Wenger'den baskasi degildi.1994 yilinda ilk defa Monaco formasiyla merhaba dedi yesil sahalara.Profesyonel kariyeri resmi olarak baslamisti.94'ten itibaren 5 sene daha Monaco formasini terletti Henry.Bu sure zarfinda Fransa Milli Takimina kadar yukseldi ve Avrupa'nin onemli kluplerinin dikkatini cekti.Artik yeni bir seyler denemenin vakti gelmisti Henry icin.10.5 milyon pound bedelle Italya yollarina dustu.Sansini Juventus'ta deneyecekti.Ancak isler istedigi gibi gitmedi.Italya'ya alisamamisti anlasilan.Sadece 1 sezon kaldi Torino'da.Ancak islerin tekrar rayina oturmasina az kalmisti.Juve'de isteneni veremeyen Henry'nin tek talibi vardi : Arsene Wenger'li Arsenal.10 milyon pounda Arsenal,Thierry Henry'i kadrosuna katti ve bu iki fransiz inanilmaz basarilara imza atmak icin Arsenal catisi altinda tekrar bulusmustu.
Iste bu transfer bir yilidizin dogusu anlamina gelecekti.8 yil terlettigi Arsenal formasiyla tam anlamiyla bir efsaneye donusmustu.Sag ayaginin iciyle sol dip koseye biraktigi o harika plaseleri, iki adim geriye cekilerek kullandigi frikikleri, sol kanattan alip ceza sahasinin caprazindan uzak direge giden sutlari, inanilmaz dripplingleri, kendine has gol sevincleri(!) ile Highbury'i havaya kaldiran Thierry Henry Arsenal ile butun Ingiltere'nin uzerinden bir buldozer gibi gecmisti. 2 defa EPL kupasi, 2 defa FA Cup ve 2 defa FA Community Shield kupasi kaldirarak Arsenal'in donemin en guclu takimi olmasinda aslan payinin sahibiydi..Ancak ayni basarilar Avrupa'da gelmedi.Arsenal ile bir kere UEFA Finali ve bir kere de Sampiyonlar Ligi Finali goren Henry bu iki mactan da istedigi kupayi alamadan sahayi terk etmisti.
Takim basarilarinin bir numarali ismi olmasi Thierry Henry'e bir cok kisisel basari getirmisti.Avrupa'da Yilin Oyuncusu (2), Ingiltere'de Yilin Oyuncusu (2), Altin Ayakkabi (2) gibi oduller kazanan Henry bununla beraber Arsenal formasi ile 226 gol kaydederek takim tarihinin en golcu oyuncusu unvanini kazanmisti.
Ancak hayat bu ya her guzel sey bitecek bir yerde.Sampiyonlar Ligi Finali'nden sonra devam eden iki yil boyunca gozle gorulur sekilde dusus yasayan bir Arsenal buna ragmen Sampiyonlar Ligi Kupasi hasretiyle yanip tutusan ve artik 30'una merdiven dayamis bir Henry vardi ortada.Zaten son iki sezonu pek iyi gecmemisti.Heralde Highbury'den sonra Emirates'te ayni tadi alamamisti.Canlar caliyordu.Gitme vakti gelmisti.
Bir efsane olarak ayrildi Arsenal'den. Transfer olduktan sonra yapilan oylamada taraftarlar tarafindan klup tarihinin en iyi oyuncusu secilmisti. Kirginlik yoktu. Olmasi gereken olmustu. O hep bir Arsenalli olacakti ve taraftar da ona asla sirtini donmeyecekti.
24 milyon avroya Barcelona'ya transfer oldu buyuk umutlarla ancak ilk sezonu tam bir dus kirikligiydi. Yeni mevkiisi (3'lu forvetin solu) ve sistem oyuncusu olmaya alisik olmamasi sebebiyle yedek klubesine kadar geriledi.Buna ragmen sezon sonu takimin en golcu ismi tabiki de Thierry Henry'di.Bunun yaninda takim olarak alinan basarisizliklar bazi seylerin degismesi gerektiginin isaretiydi.
Beklenen degisiklerle ikinci sezona girildi.Yeni bir teknik patron ve yeni bir 10 numara ile sezona baslayan Barca bir kac hafta sonra ligi alip goturmustu.Bunun yaninda sol kanattaki mevkiisini benimseyen Henry, Eto'o ve Messi ile inanilmaz bir uyum yakalamis ve kariyerinin en olumlu sezonlarindan birine imza atmis ve bunun sonucunda hedefine ulasmisti.Sampiyonlar Ligi Kupasi artik ellerindeydi.
Her ne kadar Barca kariyerine devam da etse acikcasi o her zaman Arsenalli Henry olarak kalacak benim icin.Umarim kariyerinin sonunda efsane oldugu takima donme sansi bulur ve profesyonel futbol hayatina bir GUNNER olarak veda eder.

Alan Smith

Alan Smith Leeds United kadrosunun efsane oyuncularından biriydi.Tabii Leeds'in düşmesiyle beraber o da transfer oldu.

Leeds'den sonra Manchester United formasıyla 3 sezonda 61 maça çıkan Alan 7 gol atmış.Sonra Newcastle macerası ve sonunda küme düşmeleri.

Alan normalde forvet ama Newcastle ve Man Utd de orta saha olarak da oynadı.Kendisi kariyerinde 7 kez maçtan atılacak kadar psikopat bir oyuncu zaten o Leeds döneminden çıkan bi tane düzgün bi adam yok tabii Harry Kewell diyecek arkadaşlar ama o da sakatlıklar fln fln derken adam oldu biraz karma felsefesi hesabı yani

Alan'ın milli takım kariyeri 2001 de başlayıp yüksek ihtimal 2007 de bitti.Çünkü kendisi 2008 de Avrupa Şampiyonasına gidemeyen İngiltere milli takımının Hırvatistan'la oynayacağı hayati maçtan 1 saat önce bi kızla sevişiyor ve buda basına yansıyor.Tabii bu haber ortaya çıktıktan sonra formayı bi daha hiç giyemiyor.

3-5 sene öncesine kadar ortalığı kasıp kavuran bu adamın şimdi 2. lig de oynaması insana biraz acı geliyor hey gidi Alan Smith hey .

Not:Merak eden arkadaşlar için söyleyeyim Smith için şu ana kadar herhangi bi transfer teklifi okumadım.

30 Temmuz 2009 Perşembe

David Villa

Valencia geçen sene Şampiyonlar ligi biletini kaçırınca David Villa ve Silva'nın takımdan gideceğine herkes kesin gözüyle bakıyordu.Valencia bu kadar borç batağındayken elindeki bu iki elması satmaktan başka çaresi yoktu.

David Villa için Madrid ve Barça yarışa girdi fiyatlar yükseldi ancak Valencia doymadı fiyatı daha da yükseltti aklınca ne kadar kopartırsam kardır dedi ama hikaye böyle olmadı tabii

Madrid Benzema Barça Ibra'yı alınca David Villa Valencia'nın elinde kaldı.Bu kadar borç batağı içindeyken hala 3-5 kuruş için oyuncuyu satmayan Valencia yönetimi de şimdi kara kara düşünüyordur nasıl kurtulucaz diye .

Onlara sadece giden milyon eurolar için bu buz gibi soğuk suyu takdim ediyorum.

Şimdi Nerde Part VI

Bu bölüm için iki kişi arasında kararsız kaldım.Ya Patrick Kluivert yada Thomas Gravesen'i seçecektim.Çocukluk kahramanlarımdan biri olan Kluivert'ı açıkcası tercih etmesi pek zor olmadı.

Patrick Stephan Kluivert 1 Temmuz 1976 da Amsterdam da doğmuş.7 yaşında Ajax'ın altyapısına giren Kluivert'ın babası Surinam doğumlu bir futbolcu annesi ise Curaçao diye hayatımda ilk defa duyduğum bir memleket doğumlu.

Her başarılı futbolcu gibi 15 ve 17 yaş milli takımlarında oynanan Kluivert 17 yaşında Ajax formasıyla profesyonel kariyerine başlıyor.Edwin Van der Sar,Clarence Seedorf,Edgar Davids'le birlikte Ajax'ın altın çocukları oluyorlar.

94-95 senesinde Ajax şampiyonlar ligi finali oynuyor.Dk 84 de oyuna giren Kluivert attığı golle Ajax'ı şampiyon yapıyor ve adını bütün Dünya'ya duyuruyor.Ajax o sene Süper kupa ve Continental kupasını kazanıyor.

3 Sezon Ajax'da geçiren Kluivert sonra finalde canını yaktığı Milan'a transfer oluyor.Orada büyük bir hayal kırıklığı yaratarak 27 maçta sadece 6 gol atıyor.

Kluivert'ı Kluivert yapan takım Barcelona'dır.Bu başarısız maceradan sonra Barcelona'ya giden Kluivert orada 6 sezon oynayıp 182 maçta 90 gol atıp adını kendini Dünya'nın en iyileri arasına yazdırıyor.Tabii bunda Rivaldo'nun payı da çok büyük.

2004 sezonunda Barça tarafından serbest bırakılan Kluivert'ın kariyeri de bundan sonra serbest düşüşe geçiyor.Newcastle'a giden Kluivert bu sefer 25 maçta 6 gol atıyor.

Bundan sonra sırasıyla Valencia da 10 maçta 1 gol , Psv de 16 maçta 4 gol ve son durağı olan lille de 13 maçta 4 gol atıp.32 yaşında emekli oluyor.

Milli takım kariyeri de başarılarla dolu olan golcü 2000 avrupa şampiyonasında altın ayakkabı kazandı.Kendisi hala Hollanda'nın 40 golle en golcü oyuncusu.

90 ların sonu 2000 lerin başının efsane forvetlerinden biriydi Patrick Stephan Kluivert.Böyleleri bi daha da gelmedi.

Elano

Elano Blummer'i Fm oynayan arkadaşlar çok iyi bilir.Oyundaki en iyi Amc lerden biridir gerek tekniği gerek hızı gerek pas yeteneğiyle bi takımda olması gereken çok iyi bir adamdır.

Bu sabah Galatasaray'ın aldığını duyunca sabah sabah şok geçirdim.Gerçekten Haldun Üstünel bu işi çok iyi biliyor.Hatta şunu diyebilirim ki maliyeti problem olmayacaksa Fenerbahçe Haldun Üstünel'i transfer etmeli adamın takıma kazandırdığı oyuncuların hepsi Dünyaca tanınan isimler.

Elano'ya gelirsek ise 35 kez milli olmuş bi adamdan bahsediyoruz.Galatasaray resmi sitesindeki özelliklerini anlatırken disiplin ve tekniğini birleştiren oyuncu tasviri herhalde Lincoln'den ağzı yanan Galatasaraylılar için yazılmıştır.

Elano Lincoln karşılaştırması yapmanın anlamı yok denildiği gibi Elano çok daha disiplinli ve Lincoln gibi problem çıkartmaz.Ayrıca Premier lig de iki senedir oynayan bir adam.Kısacası Alex'i zorlayacak hatta ondan daha iyi oynayacak bi adam sonunda lige geldi.Benim bile Fenerli olmama rağmen formasını alasım var.

29 Temmuz 2009 Çarşamba

F1 Geri Döndü !

Felipe Massa'nın trajik kazasından sonra Schumi'nin döneceği efsaneleri dolaşıyordu.Bugün yapılan açıklamayla bu iş efsane olmaktan çıktı ve Schumi yine kırmızılar için döndü.

Uzun bir döneme damga vuran adamlardan biridir bu adam açıkcası ondan sonra da F1 asla eskisi gibi olamadı.Zamanında onun bırakması için çalışan adamlar şimdi onların döneceği haberiyle sevinçten çıldırıyordur.Tabii şu an Trt'nin binasında da aynı durum vardır herhalde

Hoşgeldin Schumi

Keirrison Benfica da

Biz Roma derken adam Benfica'ya imza atmış.İmzadan sonra plastik topla (!) taraftarın karşısına çıkmış.

Portekiz ligi bi brezilyalı için çok güzel bi seçim olmuş bakalım dediğim şey gerçek mi olacak yoksa seneye Barça formasıyla giyebilecek mi ?

Axel Witsel


Açıkcası Axel Witsel diyince aklıma havuç kafalı belçikalı bi futbolcu gelmişti ama gördüğünüz gibi kendileri gayet çikolata tadında bi arkadaşımız.

Axel'la tanışmamız Fm Wonderkid araştırması sayesinde oldu.Fm'ye göre kendileri alabileceğiniz en iyi kanatlardan biri.

Axel genç takımlarda defansif orta saha oynamış ancak Standart Liege A takımına çıkmasıyla beraber kanada geçmiş.

2006 senesinden bugüne kadar 83 maçta Standart Liege formasını giyen Witsel 13 gol atmış.Witsel geçen sene ilk defa A milli formayı giymiş.

Witsel geçen sene Yılın En İyi Genç Futbolcusu ve Yılın En İyi Futbolcusu ödüllerini almış.Gerçekten geleceği çok parlak olan bir oyuncu ve daha 20 yaşında bakalım büyük klüplere gitmesi yakındır.

Arsenal City

Kolo Toure 15 milyon Pound karşılığında Manchester City'nin yolunu tutmuş.Sağlık kontrolünden daha geçmemiş ama orada bi problem olacağını sanmıyorum.

City gerçekten çok güzel işler yapmaya başladı.Arsenal yazımda da belirttiğim gibi Arsenal de borçlardan dolayı elinde para yapan ne varsa satıyor.Kısaca kaldıraç gibi oldu biri indikçe diğeri çıkıyor.

City Terry için de bastırıyor biraz zor ama o da olursa gelecek sezon için şampiyonluk adaylarından biri denebilir artık.

28 Temmuz 2009 Salı

Ucuz Etin Yahnisi


Bülent Uygun'u eleştirmek herhalde işin kolayına kaçmak olur.Blog da yazdığım şey ne yazık ki oldu ve Fenerbahçe-Denizlispor maçını seyrettik.

Sivasspor geçen seneki kadrosundan epey adamı takımdan neredeyse yok pahasına sattı ve yine neredeyse hiç para vermeden adamlar aldılar.Burada Sivas'ın fazla suçu yok maddi durumları kötüyken kalkıp milyon dolarlar saçamadı ama şöyle de bi durum var madem olay buydu niye Balili gibi adamlar gönderildi? Anlıyorum gençleştirme operasyonu fln fln ama sonu böyle acı oluyor işte

Asıl acı olan ise Bülent Uygun'un antipatikliğini yüzünden çoğu insan Sivas fark yiyince üzülmedi hatta herkes acaba ne açıklama yapacak dedi.Haklıydılar tarih yazan bi teknik adam konuşmayı bilmediği için kimse tarafından sevilmiyor ve sevilmeyecek.Özendiği Fatih Terim de pek şahsımda sevilen biri değildir zaten ikisi de ara gazında çok iyi ama sonuç başarısızlık olunca suç her zaman başkasının oluyor.

Lige konsantre olacaklardır artık (!?)geçmiş olsun Sivas o sahneye çıkman bile yeterdi suç senin değil bu kadar ucuz malzemeyle anca bu kadar yahni

80 Bin 20 Bin ve 500 Kişi

Bu sayılar tahmin edeceğiniz üzere C.Ronaldo,İbra ve Eto'o nun transferi için gelen taraftar sayısı.

Bu Eto'o'yu bu kadar eziyorlarda bakalım bu kadar hırslı bi adam diğer hırs küpüyle Avrupa'yı sallayacak gibime geliyor.

Tony Hawk


41 Yaşında

Dimyat'a Pirince Gidememek

Diego Lugano Fenerbahçe'ye geldiğinde fazla tanınan bi adam değildi.Ancak geçen zamanda taraftarların sevebileceği bi savunma oyuncusunda olabilecek bütün yeteneklere sahip olduğunu kanıtladı bunları sıralamak gerekirse : azim , hırs ,sempati , çirkeflik(evet çirkeflik de bence bi savunma da olması lazım)

Bu özelliklere başarısını da katınca Lugano çok sevildi.Ancak bu aşkı bozmak isteyen Juan Figer adındaki zındık son 3-4 aydır Lugano 2-3 kuruş daha fazla kazansın diye resmen Lugano'yu takımdan ayırdı.Seni Lazio istiyor Juventus istiyor derken Lugano'nun kafası iyice karıştı ve Fenerbahçe'yle yolları ayırdı.

Haklıydı Lazio gerçekten istiyordu hatta hala istiyor ama verilen yıllık fiyat sadece 1.2 milyon euro seviyelerinde Fenerbahçe 3 milyon euro'yu seve seve vermeye razıydı.Ama dı tabii artık Lugano bu kadar gidicem dedikten sonra Fenerbahçe alır mı yada alsa taraftar eskisi gibi Lugano diye çıldırır mı işte bunlar en önemli sorular.Ama kesin olan Lugano Figer'le çalışmayı acilen bırakmalı.

Sivas Sahnede

Trabzon'u saymazsak ilk defa bi Anadolu takımı bu büyük arena da boy gösterecek.Hedef Bülent Uygun'un ağzından çıktığı kadarıyla ''Sivasspor markasını Dünya'ya tanıtmak''

Anadolu takımını özellikle vurguladım çünkü bu maçla beraber Sivas'ın Avrupa Arenasında ki karakteri de ortaya çıkacak.Önünde 2 seçenek var: Ya normal bi Avrupa takımı gibi dış saha da savunmaya ağırlık verecek ve atak için 2-3 oyuncu önde duracak yada Fenerbahçe-Denizlispor maçı tadında 10 adam savunma yapıp top şişirıp boş bi anlarını yakalarsak gol atarız düşüncesiyle Anadolu takımı futbol mantığını sahaya sürecek.Maçtan sonra bunu da göreceğiz ama nedense içimden bi his Fenerbahçe-Denizli maçını izleyeceğiz diyor.

Rakibin As adamlarından Van Damme tipik ben transfer olucam beni şampiyonlar liginde oynatmayın triplerine girmiş.Onun dışında bildiğim kadarıyla kadro da önemli bi sakatlık yok.

Sivas da ise Sezer ve Mehmet Yıldız sakatlığından dolayı maç kadrosuna alınmamış.Takımın en büyük yıldızı olmadan zaten zor olan Sivas'ın işi daha da zor olacak.

Başarılar Yiğido .

Sarı,Kırmızı Ve Mor (?!)

Denebilecek fazla bişey yok bu sene Türk takımlarında en kötü 3. formayı yapana ekstra yabancı kontenjanı verecekler herhalde .

Bi kere kaptana yakışmamış sırf bu yüzden bile bu forma iptal edilmeli.Emre Aşık'ın bakışları çok şey anlatıyor ama yanlış yer ve yanlış zaman.Mor formayla Milan Baros'un bi fotoğrafı var internet aleminde ki ona sadece ne gördün bre allahsız diyorum.

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Mourinho'nun Konuşması Yasaklansın


"Sadece aptal bir teknik adam Samuel Eto'o gibi bir oyuncusu olduğu için mutlu olmaz, ben Eto'o gibi bir oyuncuya sahip olduğum için mutluyum. Ibrahimovic'in kalacağını düşünüyordum, çünkü sadece Real Madrid'in bu kadar çılgın olduğunu sanıyordum, Barça'nın da pek farkı yokmuş"

"Benim için bu transferin ücreti 100 milyon avro, bence Eto'o da Ibrahimovic kadar değerli"

Bu adamın bi gün bi açıklaması da güzel olsun.Adam transferi yaptıktan sonra ilk yorum olarak ha ha kazık attık mı der ya ? Şimdi hakkını yemeyeyim bi kez Carlo Ancelotti'yi övmüştü o da onları 8 puan farkla takip edebilecek kadar iyi oldukları için , bu adamın yolu inşallah Türkiye'ye uğramaz iyi döverler bunu.

Kral teknik adam ona lafım yok ama bakalım bu dediklerini de zaman gösterecek.

Felipe Massa

Hepimizin en büyük hayalidir herhalde sevdiğiyle mutlu , işinde mutlu biri olmak.Her sabah kalktığında hayatının ne güzel olduğunu şükredip her doğan günde mutlu olarak karının yanında kalkmak.

Bu cumartesi günü de herhalde öyle olmuştur 5 aylık hamile eşinin yanından kalkıp en sevdiği şey olan araba kullanmak için yatağından kalkmıştır Felipe Massa .Sıralama turu başladı her zamanki gibi sırasını bekledi sonunda milyonlarca insanı yeniden büyülemek için gaza bastı hedef her zamanki gibiydi zirve ancak o gün normal bi gün olmayacaktı.

Kimse Rubens Barichello'nun aracından çıkan sadece 800 gramlık bir parçanın 275 km hızla giden Massa'nın kafasına çarpıp kafa tasını kıracağını bilemezdi.

Yaşayan anlamaz onun için sadece karanlık vardır ama karnında onun bebeğini taşıyan kadın o an ne hissetmiştir açıkcası düşünmek bile istemiyorum.Sabah beraber kalktığın adamın ölme ihtimali olması çocuğunun babasız kalması herşeyden önce hayat arkadaşını kaybetmek ...

Felipe Massa ben bu yazıyı yazarken hayati tehlikeyi atlatmıştı ama doktorlar bir daha yarışmasının sol gözünün iyileşmesine bağlı olduğunu ve bunun da zor olduğunu söylemişler.İnşallah yine İstanbul'un fatihini pistlerde görebiliriz çünkü insanı sevdiği işten almaktan daha acı bişey olamaz.

25 Temmuz 2009 Cumartesi

İddaa Klüpleri Bitirecek


Bu blogu okuyan herkes hayatında en az 1 kere bu kağıt parçasına sahip olmuştur.Bu kağıt parçasına hangi umutları bağlamadık ki kızla buluşmak için para , ayakkabı almak için para ...Kısaca bu kağıt parçası hepimizin gözünde farklı anlamları olsa da tek bişey için vardı.Buda tabii ki para.

İlk çıktığı zamanlar gerçekten çok iyiydi iddaa oranları gayet mantıklıydı.Ancak zaman içersinde tekel olmasıyla(ilk çıktığında bwin vb siteler yasal olmasalarda oynanıyordu)oranlar giderek düştü.1.10 luk maçlar görmeye başladık.Tabii bu da çaresiz insanlara komik komik kuponlar yaptırdı.Çek liginin 10. sunun ne durumda olduğunu öğrendik sırf Manchester United'ın oranı 1.10 diye sonuç çoğumuz yattık ve kasa yine kazandı.

İddaa'nın en iyi yanı ise Klüplere sağladığı kaynaktı.İsim haklarından dolayı klüplere yüklü miktarda para veriyor ve bu sayede çoğu anadolu klübü ayakta kalıyordu.İddaa şimdi bundan da kurtulmaya daha doğrusu verilen parayı kuşa çevirmeyi planlıyor.Habertürk'ün iddaasına göre alınan fiyatlarda aşırı bi uçurum oluşacakmış.

Örn
Eskişehir 2.775 bin alırken yeni sistem de 445 bin alacak
Rize 1.800 alırken 320 bin alacak

Sonuç itibariyle eğer böyle bi olay gerçekleşirse birçok klübün kapısına kilit vurulma tehlikesiyle karşı karşıya.Tabii İddaa'ya sorsak yok kriz yok bu bu fiyatlar çok yüksek denilecek ama kriz de en fazla kazanan şans oyunları olur.Parasız herkes son kalan 2-3 kuruşlarını zaten onlara yatırıyor.Bu yapılacak olan şey Türk futboluna atılabilecek en büyük kazıktır.

Arkadaşlar ben haftasonu buralarda olamayacağım hepinize iyi haftasonları pazartesi günü kaldığımız yerden devam .

Inter Ve Barcelona


İnter'in kasasına giren 45 milyon Euro bu kriz ortamında valla iyi para diyerek tam bir Türk mantığıyla yazıya başlayayım.Tabii Barça'nın bi tane marka satın aldığını bundan önce ki yazım da yazmıştım.Sadece forma satışından o 45 milyon Euro'nun 20'si çıkacaktır.Zaten Barça'nın pek krizden etkilendiğini sanmıyorum ondan bu transferin maddi tarafı onlar için önemli değil.

Bu takas durmadan problem çıkartan Eto'o 'dan kurtulmak için mükemmel bir takas.Ne kadar mükemmel bir forvet olsa da durmadan problem çıkartan bi adamla uğraşılmazdı.Tabii bütün suçu Eto'o 'ya atmamak lazım evet kendileri kafada bi kaç tahta eksik futbolcu jenerasyonundan gelse de adamı durmadan kovmaya çalışan Barça da bu problemi kendi büyüttü.Adam 30 gol attığı sene bile takımdan kovuldu artık bu adam ne yapsın yani ?

Oyuncuların oyunları hakkında ise İbrahimovic topla daha iyi oynayan daha teknik bi oyuncu , oyun kurabilen topu ayağında tutabilen bir oyuncu.Eto'o ise tam bir zenci forvet(hayır ırkçılık yok burada)çok iyi koşan bitiriciliği çok iyi olan ama tabii tekniği İbrahimovic kadar iyi olmayan kolay kolay yere düşmeyen iyi beslendiği zaman atacağı gol sayısının haddi hesabı olmayan gol atmak için doğmuş biri.Inter eğer bunu bilip buna göre hareket ederse Eto'o dan çok iyi yararlanır ancak İbra gibi topu ona at o bişeyler yapar bekle sistemi asla Eto'o da olmayacak bişey.

İbrahimovic uyum sorunu yaşayabilir.Bi kaç senedir inter de herşey ondan bekleniyordu.Şimdi Barcelona da o kadar büyük bi rolü olmayacak ve bu problem yaratabilir.Eto'o'nun pek problem yaratacağını sanmıyorum.Bunun sebebi tabii ki o takımın başındaki çatlak adamdan dolayı.Mourinho oyuncularıyla çok iyi anlaşan bi teknik adam herkes bu yönünden övgüyle bahsediyor.2 çatlak çok güzel anlaşırlar bence ve takım için de de Barcelona'daki görevinden çok daha fazlasını alma şansı var ki buda bi futbolcu için çok güzel olmalı.

Diğer taraftan Barcelona bu transferle beraber Real Madrid'e de hala kral olduğunu gösterdi.Böyle bi transfer bu transfer sezonunun yıldızı Madrid'e kafa tutmak için önemliydi.Bu transferle beraber zaten hiç belli olmayan şampiyonluk iyice karmaşık bi hal aldı.İki takımın da kadrosu neredeyse mükemmel.Bu sezon İspanya'dan başka lig seyredilmez.

Bir Ligin Sonu Bir Ligin Başlangıcı


Geçen sene italya liginin en iyi oyuncularını saymaya başlasak herhalde 1-Kaka 2- İbrahimoviç olurdu.Tabii sırası değişebilirdi o ayrı bi konu ama önemli olan bu değil.

Bu transfer dönemiyle beraber bu iki yıldız da İtalya'dan ayrılarak bi yerde İtalya liginin fişini çektiler.Zaten İtalya ligi benim gözümde en zevksiz liglerden biriydi gerek o eski ve dolmayan statları, gerekse savunmanın cıvığı çıkan maçlar ,gerek İnter'in yanına artık kimsenin yaklaşmaması ligin miladını doldurmaya başladığını gösteriyordu.Kaldı ki zaten Almanya ligi de gerilerden geliyordu İtalya ligi sadece bu iki isim sayesinde ayakta kalıyordu bile denebilirdi.

Bana göre Eto'o da çok iyi bi oyuncu ama burada önemli olan oynadığın oyun değil burada önemli olan marka ve tartışmaya bile gerek yok ki İbra marka olarak Eto'o dan kat ve kat daha üstün.Bunun sebebi bence Nike ve Puma'dan kaynaklanıyor.Nike İbra'yı giderek yükseltirken Puma Eto'o için doğru düzgün reklam bile yapmadı.Üstüne İbra'nın attığı o birbirinden zor ve imkansız gibi gözüken gollerle beraber İbrahimovic markası Eto'o markasından kat ve kat daha değerli oldu.Ligler için de ne kadar fazla marka olursa o kadar iyi İspanya ligindeki markaları saymaya başlarsak messi , ronaldo , ibrahimovic , kaka ... sürer gider bu ama İtalya ligi diyince insan uzun bi süre duraklıyor.

Bu transfer 2 takım arasında olan bir transfer olmadı bi ligin sonu diğer ligin başlangıcı oldu.Bu sene La liga'yı izlemek kesinlikle çok güzel olacak.İtalya ligini izlemekte bi o kadar sıkıcı olacak gibi gözüküyor.

Geldi Ve Gidiyor


Keirrison'un Barça'ya transferini blog da ilk haber olarak yazmıştım.Transfer daha dün gerçekleşti.Ancak İbra'nın da takıma gelmesiyle Keirrison'un Barça kariyeri başlamadan bitecek gibime geliyor.

Zira Pep'in açıklamasına göre Keirrison kiralık olarak bi takıma gönderilecekmiş.Bu kiralama işi 1-2 sene daha sürdükten sonra Barcelona yönetimi sonunda Keirrison'u satar ve Keirrison Barcelona'yla başladığı avrupa kariyerine onun bi seviye altı (örn:Roma)(Roma kiralamak isteyen takımlar arasında)(Keirrison'u kim kiralamak istemez ki zaten ?)takımda devam edecek.

Tabii şu anda böyle bi yorum yapmak için çok erken zira hiç belli olmaz gittiği takımda o ligin gol kralı fln olursa adından söz ettirirse Barça kariyeri olabilir ama kalkıp 30 maçta 15 gol ve altı atarsa dediğimin gerçekleşme ihtimali daha yüksek.Ki Bojan adlı gençte varken herşey daha zor olacak Keirrison için.

Ankaragücü'ne tebrik ve özür

Son 2 gündür bloga bişeyler yazamadım.Bunun başlıca sebebi perşembe günü arkadaşla Jack şişesinin dibini görme çalışmamızdı.Sonuç 2 gün boyunca kendime gelemedim.

Neyse daha önce Darius Vassel transferiyle ilgili kötü şeyler yazmıştım.Ben de açıkcası ntv'nin internet sitesinden görmüştüm haberi.Habere göre Vassel'la anlaştma hiç olmamış sadece bu Ankaragücü taraftarının kalbini kazanmak için yapılmıştı.

Ankaragücü 2 gün önce Vassel'la sözleşme imzaladı.Ankaragücü yönetimini bu anadolu takımlarında çığır açan transferi için kutlarım.Gerçekten Anadolu klüpleri için bi tarihin başlagıcını gerçekleştirdiler.

Darius Vassel nasıl oynar takım da iş yapar mı bilmiyorum ama Ankaragücü süper bi transfer yaptığını ve benim de Ankaragücü yönetiminden en içten şekilde özür dilediğimi biliyorum.

22 Temmuz 2009 Çarşamba

Yalancısın Sven !

Sven Goran Eriksson 4. Lig takımlarından Notts Country'nin futbol sorumlusu olmuş.Sven Goran ''Bu benim için çok zorlu bi tecrübe olacak hep böyle bi tecrübe içinde bulunmak isterdim.'' demiş.

Takımın daha geçen hafta yeni bi zengin grup tarafından alınmasını unutursak , gerçekten Sven Goran hep böyle zorlu bi tecrübe yaşamak isterdi !

Arsenal

Leeds ile birlikte yazacaktım Arsenal'le ilgili olan bu yazıyı ancak ayrı bi yazı yazmak daha doğru olur diye düşündüm.

Arsenal Henry'li Pires'li Premier Lig şampiyonu oldukları Şampiyonlar Ligi finali oynadığı yıllarda borç almaya başladı.Stat yapımıyla beraber Gunnerların 250 milyon poundluk bir borcu oldu.

Arsenal bu borcu arap sermayesi veya rus sermayesi olmadan kendi kendine ödemeye çalışıyor.Bunun için de takım şu anda yıldız futbolcular için zıplama rampası görevini görüyor.Parlayan Adebayor gibi yıldızlar para için satılıyor buda tabii takımın gücünü kaybetmesine neden oluyor.Yakında Fabregas'ın da Arsenal'den ayrılacağını düşünüyorum.

Arsenal'in Leeds'den tek farkı Arsene Wenger.Fransız teknik adam bu borç sorununu görüp Scoutlara ağırlık verip bütün Dünyadaki gençleri araştırmaya çok erken başladı.Bunun sayesinde adam satsalar da arkadan gelen gençlerle yine yollarına devam edebiliyorlar.Leeds de bu olmamış ve altın dönemin futbolcuları satılınca takım 3. ligin yolunu tutmuştu.

Bu gençler parlayıp satılsa bile yine iyimser olarak 5 sene Arsenal Henry'li dönem gibi başarılı bi döneme epey uzak kalacak.

Leeds United



Leeds United 2000'lerin başında asrın takımı olarak lanse ediliyordu.Alan Smith , Mark Viduka , Harry Kewell ve Rio Ferdinand'lı kadrosuyla 2000'lere damga vurması kesin gözüyle bakılıyordu.

2001 yılında Şampiyonlar Ligi yarı finalinde Valencia'ya yenildikten sonra bi anda kabus başladı Leeds için.

2002 yılında Leeds stat getirileri ve şampiyonlar ligi getirisine güvenerek çok büyük bir borç aldı.O sene şampiyonlar ligine gidemediler ve haliyle borcunda tamamını ödeyemediler.

Sonra Rio Ferdinand'ı rekor bi ücretle(30 milyon pound)(bi savunma oyuncusu için verilen en yüksek ücret)satsalarda yine de borcu kapatamadılar.Elindeki bütün oyuncular yavaş yavaş gitti.Bu bile takımın devasa borcunu kapamaya yetmedi.

Takım 03-04 sezonunda 2. lige düştü.Sonraki sezonlarda 3. lige kadar düştü ve şu anda oradalar.Bu sezon 3. lig de yükselmek için playoff oynamışlar ancak yarı final de elenmişler.

Leeds'in belki de en büyük şanssızlığı battığı dönemde daha Abramovic veya diğer arap yatırımcıların ortada olmamalarıydı.Tabii klübün başındakilerin yaptığı hata da klübün sonunu getirdi.Ne kadar iyi olsalar da buna güvenip o kadar büyük bir borç almak bir efsanenin sonu oldu.

Küçük bir notla kapatalım yazıyı Leeds 3. lig de 20.000 kişiye oynuyor.Yani Galatasaray ve Beşiktaş kadar seyirciye oynuyor.Bu bile ne kadar büyük bi takım olduğunu göstermek için güzel bi örnek.

Teşekkürler


30 Haziran salı günü tatildeyken başladığım blogum Garnest'a 16 temmuz da binbir uğraşla(ki blog işinin en iğrenç tarafı da bu sayaç koyma işi herhalde)site meter koydum.

5 günün sonunda siteyi 100 kişi ziyaret etti.Günde yaklaşık 20 kişi yapıyor ki daha arkadaşlarımın çoğunun blogdan haberi bile yok.

Bu video The Cage videosunun devamı siteyi ziyaret eden bütün arkadaşlar için gelsin.Çok teşekkür ederim hepinize yaptığım işin takip edildiğini bilmek daha yolun başındayken çok güzel.

Manchester Uğruna Bıçaklandı

Manchester United-Malezya maçına giden adam karısına maçtan sonra hemen geleceğine dair söz vermiş.Ancak erkek işte arkadaşlarıyla maçtan sonra takılmış.

Adam eve döndüğünde sinirli olan karısı adamın göğsüne 2 kez bıçak saplamış.

Her zaman demişimdir kadınları kızdırmak tehlikeli diye ama bu kadın biraz uç bir örnek olmuş.

Aferin Benim Oğluşlarıma

Her takım hazırlık döneminde bölgesel liglerden takımlarla maç yapar.Bu maçlar genelede 3-0 4-0 hatta bazen 2-1 gibi sonuçlarla falan biter.

Villareal-Nevata maçında Villareal takımı maçı 27-0 yenmiş.Bu yaptıklarının ne kadar büyük bi saygısızlık olduğunu söylemeye gerek bile duymuyorum.Çünkü oynadıkları adamları böyle dağıtmanın onlara verdiği hiç bi şey yok.Kaldı ki bi heyecanla senin karşında oynayan amatör küme oyuncularını böyle yenmekte gerçekten ayıptır.

İnşallah lig maçlarında da 27 atabilirsin Villareal !

20 Temmuz 2009 Pazartesi

26

Andre Clarindo Dos Santos ve Cristian Oliveira Baroni ismi şu anda çoğumuz için çok yabancı gelen isimler.Zamanında Kaka ve Cristiano Ronaldo da öyleydi.Fenerbahçe daha önce bahsettiğim o yıldızların peşinden koşma kısır döngüsünden sonunda kurtulup yapabileceği en doğru transferleri yapmış.

Adamları araştırdıktan sonra ve ikisinin de 26 yaşında olduğunu gördükten sonra tabii insan da ulan fener yine mi diyesi geliyor.Bildiğimiz üzere Kaka ve Cristiano Ronaldo 26 yaşında keşfedilmedi.

Neyse bu ikisi için de gayet olumlu şeyler söyleniyor.İnşallah Fenerbahçe'ye çok iyi katkılarda bulunurlar.Fenerbahçe'nin Daum'la birlikte başlayan yıldız avı yerine yetenek avı hamlesi de bence bu takıma çok katkı sağlayacak.

Tabii bakalım sevgili Fenerbahçe taraftarı sheva'yı beklerken Dos Santos'u bulunca ne yapacak ?

Transferler

-Ricardo Oliveira Al Jazira takımına yani katar'a transfer olmuş.Bi türlü dikiş tutturamayan futbolculardan biriydi Oliveira.Milan da denediği şansını Zaragoza ve son olarak Betis de denedi ikisi de küme düştü.

29 yaşında neden geri dönmesin büyükler ligine inşallah şansı yaver gider.

-Frei Basel'e dönmüş.Bu haberin bana göre garip tarafı ise dünkü Habertürk gazetesinin yazdığı haber.

Habertürk'e göre Haldun Üstünel Frei transferini Habertürk duydu diye transferden vazgeçmiş.Frei da Basel'e transfer olmuş.Bu fantastik haberi yazan Habertürk'e çok teşekkürler.

-Blog da adından söz ettiğim Marcus Berg de hamburg yolunu tutmuş.Bakalım Hollanda liginde parlayan bu genç Almanya liginde neler yapacak

-Ankaragücü'nün de transfer listesinde bulunan Maniche Köln ile anlaşmış.

Gerçek Bir Taraftar Giderken

Beşiktaşlı değilim hatta Vedat Okyar ile de fazla bi alakam olmamıştır.Ama bu adam gerçek taraftar ve spor yazarı nasıl olur onu bütün Türkiye'ye gösteren bi adamdı.Kimseyle tartışmadan kavga etmeden de futbol yorumculuğu yapılabileceğini gösteren biriydi.

Bugün giderken arkanda gözü yaşlı bi taraftar topluluğu ve seni ayakta alkışlayan futbol severleri bıraktın.Toprağın bol olsun Vedat Okyar

Ne Ekersen Onu Biçersin Beckham

Kalkıp sen durmadan Avrupa'ya gitmek istiyorum diye ağlarsan olacağı buydu.Beckham l.a galaxy'e döndüğü ilk maç olan Milan maçında taraftarlarca ayağına her top geldiğinde yuhalanmış.Hatta bi taraftarla kavga etme seviyesine bile gelmiş.

Becks'in artık L.a'de kalma ihtimali biraz düşük, kaldı ki taraftarlarca istenmeyen bi adama 50 milyon dolar verecek kadar salak değildir herhalde yönetim.Takım arkadaşı London Donavan bile Beckham'ı yakın bi tarihte eleştirmişti.

Kısacası son zamanlarda Amerika'da ki en moda şeylerden biri Beckham değil.

19 Temmuz 2009 Pazar

Eto'o'nun Tokadı

Geçen sene başında istenmeyen adam ilan edildi Kamerunlu yıldız Samuel Eto'o.Birçok takımla adı anıldı ancak hiç biriyle anlaşamadı.

Geçen sene başladığında Guardiola ile arasında soğuk rüzgarlar esmesine rağmen zamanla bu durum düzeldi ve Samuel Eto'o bu sezon 30 gol attı.Ancak bu bile takımda kalması için yeterli değildi.Bi kere istenmeyen adam olmuştu Kamerunlu.Manchester City olmadı şimdi İnter de İbrahimovic takasında kullanılmak isteniyor.

Lig tv'nin haberine göre Eto'o başkan Laporta'dan istenmemenin faturasını çıkarıyor.İnter den 10 milyon euro yıllık isteyip isteği kabul edilen Eto'o şimdi de transfer için Barça'dan 15 milyon euro komisyon istemiş.Saçma gelebilir ama seneye bedava bi takıma gitmek varken Barça'ya İbrahimovic i kazandırıp gideceği için bu isteği normal karşılanabilir.

Bu istenmeyen,günah keçisi ilan edilen bir futbolcunun intikamıdır.Bu sene başardıklarına rağmen hala satılmak istenen yuvasından atılmak istenen bi adamın intakımıdır.Bakalım Eto'o Milano'ya banka hesabında ne kadarlık bi artışla gidecek.

19.07

Bugün Fenerbahçe'nin temsili doğum günü.İlk önce bu renklere gönül veren herkese bu güzel gün kutlu olsun.

Fenerbahçe Aziz Yıldırım dönemiyle birlikte Türkiye'nin en zengin takımı haline geldi.Spor da para demek artık neredeyse herşey demek bunu M.Topuz olayında da gördük.Ancak Fenerbahçe bu zenginliğe rağmen uzun süre avrupa da başarıya açtı.

Bundan önceki sezonla avrupa da başarı da geldi Fenerbahçe çeyrek final oynadı.Takımın başındaki Zico'ya denmedik kalmadı çaylak dendi şanslı dendi dendi de dendi.Son Olarak Aziz Yıldırım da bu takım yürüyerek şampiyon olur diyince bütün bağlar koptu.

Hepimizin bildiği gibi avrupa şampiyonu İspanya'nın hocası Aragones takımın başına geçti.Fenerbahçe zaten daha önce ki senelerde de çok büyük transferlerin peşinden koşarken,bu sefer rota daha da büyüdü Senna,Alonso derken elimizdeki Aurelio gitti.Bunların hiç biri olmayınca son saniye de Josico'yu aldık ve büyük bi zarar yaşadık.

Fenerbahçe hep buradan kaybetti zaten takım hep savaşçı yerine yıldız almaya çalıştı.Bazen aldı da ama çoğu zaman da alamadı ve o kadar yüksek yerlerde yüzdüğü için Josic olayında gibi çok daha kötü bi adam almak zorunda kaldı.Şu anda da Arjen Robben,Ronaldinho gibi isimlerle görüşülüyormuş.Sonuç tabii ki fiyasko olucak ve korkuyorum yine Josicolara kalıcaz diye

Aslında bunda Fenerbahçe'nin hiç bir suçu yok.Türk basını hala Türkiye'yi çok üst liglerden biri sanmakta.Aslında bu en büyük hatalarımızdan biri Türk ligi ilk 5 i bırak ilk 10'a bile zor giren bi lig.Ama gazetelerin baskısı sonucunda herkes çok büyük transferler bekliyor.Gelen adam da Carlos gibi son zamanlarında cebini doldurmak için geliyor.Diğer gelenlerde ya Baros gibi çaresizlikten yada Lincoln gibi para aşkından geliyor.

Fenerbahçe şu anda çok büyük bir denizdeki küçük bir balıktan farksız deniz büyüdükçe kendi de büyüdü sanıyor ama bunun böyle olmadığını hepimiz biliyoruz.Blogun başından beri yazdığım bişey var büyük yıldızlar Türkiye'ye gelmez bu kabul edilsin ve ona göre genç yıldızlara yönelinsin.Evet Carrusca gibi bi facia olmuş olabilir yakın bi tarihte ama olsun deneye deneye bulunur.Arsenal'e gelen her adamda yıldız olmadı sonuçta

Neyse diyeceğim şudur ki Fenerbahçe yönetimi artık yıldız almaya değil yapmaya ve onu kaybetmemeye çalışsa çok daha iyi olur.Aldığımız yıldızların hiç birinde Tuncay gibi Fenerbahçe ruhu olmayacak ve o ruh bi takımda olması gereken en önemli şey.Nice senelere Fenerbahçe

İbrahimovic Ve Twitter

İbrahimovic'in Barça'ya transfer ihtimalini şu ana kadar bloga yazmama sebebim henüz iki tarafın internet sitesinde de resmi bi açıklama olmadığından dolayıdır.Transfer kesinleşirse epey uzun bi yazı yazmayı düşünüyorum.Çünkü bu transferle beraber İtalya ligi de büyük çöküşe girecek.

Konu ama bu transfer değil.Biliyorsunuzdur twitter da son 2 günde sırasıyla ''Time to learn spanish'',''I have won everything in Italy, its time to move on! I want the champions league title!''yazdı.Bunu görenler tamamdır İbra Barça'ya gidiyor dedi.

Ancak bu twitter adresinin sahibi İbrahimovic değil.Hatta ibra bu twitter hesabının varlığından bile haberdar değildi taa ki bu haberler çıkana kadar tabii bu haberler çıktıktan sonra hesabın kendisine ait olmadığını açıklamak zorunda kaldı.

Ayşe Arman'ın En Seksi 2. Kadın Olduğu Türkiye


Bu ülke uzunca bi süre boyunca Hülya Avşar'la uğraştı.Sayın Avşar Türkiye'nin en güzeli en seksisi benim diye uzunca bi süre kendini kandırdı.

Şimdi ise Hürriyet'in saygın jürisi tarafından yapılan oylamayla Türkiye'nin en seksi 2. kadını Ayşe Arman seçilmiş.Ses kayıt cihazıyla verdiği salakça 2-3 pozdan sonra kadın Türkiye'nin en seksi kadını oluyorsa emin olun Türkiye batmış demektir.Kaldı ki hepimizin bildiği üzere bu sadece Hürriyet'in zavallı bi şekilde kendi kahramanını yaratma çabasıdır.

Birinci sırada da zaten Beren Saat var 3. sırada Tuba Büyüküstün evet fark ettiniz dimi bütün herkesin Kanal D veya Hürriyet'le kısaca Doğan Holdingle bi alakası var.

Ayşe Arman'ı seksi yapan özelliklerinden biri de seks kelimesini bu kadar rahat kullanabilmesiymiş.Seks seks seks seks seks seneye bekleyin bende en seksi erkekler sıralamasını giriyorum !

Not:Evet aslında futbol blogunda bu yazının ne işi var bende farkındayım ama epey sinirlendim bu konuya kusura bakmayın.

Cidden ?

Psv-Sivasspor hazırlık maçında kırmızı kart gören Mbamba ve İbrahim Dağaşan'ın Şampiyonlar Liginde Anderlecht'e karşı forma giyebileceğini açıklamış sevgili Bülent Uygun.

Yüreklerimize su serptin resmen

18 Temmuz 2009 Cumartesi

Fm 09 da En İyi Wonderkid 11'i


Fm 09 da mevkilerinde en iyi 11 wonderkid

GK

Hugo Lloris
Hugo Lloris 21 yaşında Lyon da forma giyiyor.Oyundaki fiyatı 13 milyon euro .Oyunda sahip olabileceğiniz en iyi wonderkid kaleci

DR

Lorenzo De Silverstri
Lorenzo 20 yaşında Lazio da oynuyor.Oyundaki fiyatı 9.5 milyon euro

DL

Gareth Bale
Gareth Bale 18 yaşında Tottenham da oynuyor.Fiyatı 9 milyon euro

DC

Federico Fazio
Fazio 21 yaşında Sevilla da oynuyor.Fiyatı 8 milyon euro

DMC

Ignacio Camacho
Camacho 18 yaşında Atletico Madrid de oynuyor.Fiyatı 6.5 milyon euro


MR

Axel Witsel
Witsel 19 yaşında Standart Liege de oynuyor.Fiyatı 8 milyon euro

ML

Juan Manuel Mata
Oyundaki en iyi wonderkid olan mata 20 yaşında Valencia da oynuyor.Fiyatı 10.25 milyon euro

AMC

Tony Kroos
Tony Kroos 18 yaşında Bayern de oynuyor.Fiyatı 9.5 milyon euro

FC

Bojan
Bojan 17 yaşında Barça da oynuyor.Fiyatı 13 milyon euro


Çoğunuzun fark ettiği üzere takımda bi tane dc ve bi tane de fc eksik.Bunları da siz kendiniz bulursunuz.Benim adaylarım Sahko ve Saivet.Eğer sizde benim gibi fm den sıkıldıysanız bi takım alıp bu efsane kadroyu yaratmaya çalışın.İyi oyunlar


Kasper Schmeichel


Bir insanın babası bu kadar efsane bi kaleci olunca tabii ki kapılar kolay açılıyordur.Kasper efsanevi kaleci Peter Schemichel'ın öz oğlu 2003 de Manchester City de profesyonel kariyerine başladı.Fm oynayanlar bilir fm de kasper çok iyi bir kalecidir.

Gerçek hayatta ise Kasper 2006 dan 2008 e kadar bir çok takıma kiralanmış.Kasper 2007 yılında Danimarka da yılın en iyi genç oyuncusu ödülünü almış.Son olarak Coventry City takımında kiralık oynayan Kasper bu sene sonunda Manchester City'den ayrılmak istediğini açıklamış.

Ayrıca İngiltere Kasper'i İngiltere milli takımında oynatmak için Kasper'le konuşmuş bu konu hakkında bi karar yok ama David james ve Paul Robinson gibi kaleciler düşünülünce Kasper ikisinden de kesinlikle iyi oynayacaktır.Tabii bu durum da Danimarka efsanesi olan babasına da kazık atmış olacak bakalım zaman gösterecek.

Kasper şu an 22 yaşında ve babası kadar efsane olacak mı bunu hep beraber göreceğiz.

Dünyanın En Absürd Süper Kahramanı

Bu sabah televizyon izlerken invisible man'in çizgi filmini izledim.Fikir çok güzel görünmez adam oluyorsun ve istediğini yapıyorsun.Ama pratiğe geçince bi sürü problem ortaya çıkıyor.Mesela adam şapka takıyor ve pardesü giyiyor.Ne anladım ben bu işten ne esprisi kaldı görünmez olmanın?Adam çıplak görünmez dolaşsa bu sefer de çizgi filmin hiç bir anlamı kalmıyor.

Kısacası benim gözümde dünyanın en absürd süper kahramanıdır görünmez adam.

17 Temmuz 2009 Cuma

Beşiktaş 09-10 Formaları

Siyah Beyaz formaya bi lafım yok gayet şık.2. forma da gayet güzel.Ama 3. forma allahım bu formayı tasarlayan adam ne yemiş ne içmiş bu ne böyle?

Beşiktaş Emo Fc için forma tasarlasan gayet güzel ama Beşiktaş Jimnastik Klübü için fazla fantastik bi forma olmuş.

The Cage



Nike'ın 2002 tarihinde yayınladığı bence nike'ın en güzel reklamlarından biriyle ilk video postumu ekliyorum.Videonun tadını çıkarın.


Takımlar
Triple Espresso: Francesco Totti, Thierry Henry, Hiotoshi Nakata

The Untouchables: Patrick Viera, Paul Scholes, Ruud Van Nistelrooy

Cerberus: Sylvain Wiltord,Lillian Thuram,Edgar Davids

Toros Locos: Saviola, Luis Enrique, Freddy Ljungberg

Os Tornados: Luis Figo, Ronaldo, Roberto Carlos

Funk Seoul Brothers: Denilson, Ki Hyeon Seol, Ronaldinho

Equipo del Fuego: Hernan Crespo, Claudio Lopez, Gaizka Mendieta

Tutto Bene: Tomas Rosicky, Fabio Cannavaro, Rio Ferdinand

Şimdi Nerde V

Zafer Biryol 96-97 sezonunda Mersin İdman Yurdu formasıyla profesyonel oldu.Sonra sırasıyla Edirnespor,Göztepe ve Şekerspor'a transfer oldu.Onu buraya taşıyan ise 04-05 sezonunda Konyaspor formasıyla 21 golle olduğu gol krallığı.Gol kralı olduktan sonra Fenerbahçe ile sözleşme imzaladı.Sonun başlangıcı da bu oldu zaten.

Fenerahçe forması altında TFF'nin resmi internet sitesine göre sadece 3 maçta forma giyen ve hiç gol atamayan Zafer Biryol sonrasında Bursaspor'a transfer oldu.Bursa formasıyla 4 gol attıktan sonra ara transfer de Çaykur Rize'ye transfer oldu.Orada da 5 gol attı ama Rize'nin düşmesine engel olamadı.

2008 sezonuna geldiğimizde ise Zafer Biryol ilk takımı olan Mersin İdman Yurdu'na yani diğer bir değişle 3.lige transfer oldu.İlk sezonunda 16 gol atan Zafer Biryol hala Mersin'de.

33 yaşında olan eski yıldız İstanbul'a gelip sönen yıldızlara çok güzel bir örnek ne kadar acı olsa da .

Şanslı Sivas ?!

Sivasspor 3. ön eleme turunda Anderlecht le eşleşti.Diğer seçeneklerin Shaktar ,Sporting,Pana ve Celtic olduğu düşünülürse gayet güzel bi eşleşme.

Anderlecht takımı geçen sene Belçika Liginde 2. olmuştu.Kadrosun Jan Polak,Suarez ve hepimizin yakından tanıdığı Lucas Biglia var .Diğer adaylara bakılırsa Sivasspor'un çok düşükte olsa bi eleme şansı var ancak birbirimizi kandırmayalım Sivasspor'un hala kat etmesi gereken çok uzun bir yol var.

Hadi diyelim ki küçük çapta bi mucize oldu ve elediler o zaman diğer turdaki olası rakipleri

Arsenal (İngiltere)
Atletico Madrid (İspanya)
Fiorentina (İtalya)
Olympique Lyon (Fransa)
Stuttgart (Almanya)

Sivas zaten bu turu da geçerse allah bizi Bülent Uygun'un gazabından korusun demekten başka diyecek bişey yok.

16 Temmuz 2009 Perşembe

Yeminimi Bozdum Ulen

Evde uzun süredir aynı havayı soluyorduk bu arkadaşla.Açmamaya kararlıydım.Gerek alınan fazla kilolar, gerekse viskiyi satma çabaları(kız beslemek zor iş)derken bugüne kadar durdum.

Bugün hani sırf blog a bişeyler yazabilmek için galatasaray-tobol maçını seyrettim.Maçın hazırlık maçından tek farkı uefa.com'a sonucunun yazılacak olmasıdır herhalde .Çok uzun zamandır bu kadar sıkıcı maç izlediğimi hatırlamıyorum.Buraya uzun uzun çok şey yazmak isterdim ama dediğim gibi o kadar sıkıcıydı ki bi yerden sonra film koptu.Sadece gs'nin gençlerinin biraz daha pişmeye ihtiyacı var diyebilirim.

Sonuç olarak Baros Gs'yi şimdilik bi faciadan korumuş gibi gözükse de bi trömsö faciası yeniden yaşanabilir dikkatli olmak lazım.Ve tabii ki jack'in buzlu ve yanında şöyle güzel bi çikolatayla içilmesi lazım.

09.08.09


9 Ağustos 2009 bu kadar afilli görünmesi dışında Turkcell Süper Lig'in başlangıç tarihi

Gaziantep,Manisa gibi takımlar varken bu tarih bence tam bir delilik.Futbolcular herşeye rağmen hala insan ve 90 dk o sıcaklıkta futbol oynamaları gerçekten çok tehlikeli.Özellikle anadolu takımlarının öğlen saatlerinde maç yapılacağı düşünülürse.

Kaldı ki Zelenka,Arda geçen sene ligin bu kadar erken açılması yüzünden problemler yaşadılar.Ancak yine 9 ağustos gibi sıcağın en fazla hissedildiği tarihte açılıyor.Sebebi gayet açık 2010 Dünya kupası

Peki bir çok ülke de çarşamba maçları yapılırken bizim ligimizde neden yapılmıyor ?Oyunculara bu eziyet çektirileceğine çarşamba gününe 3-4 maç konulsa yine yere düşen bayılan futbolcu görüp arkasından ligi erken başlatılmasına laf etmesek.Bi kez de bişey olmadan bişeyler yapsak çok mu zor gerçekten ?

Bence ilk haftanın problem çıkabilecek maçları

09.08.2009Gaziantep - Galatasaray
09.08.2009Antalya - Ankaraspor
09.08.2009Vestel Manisa - Eskişehir

Ne diyelim inşallah federasyon kararından döner de kimseye bişey olmadan adam gibi tarihlerde maçlar yapılır.

Geçmiş Olsun Luce

Mircea Lucescu kalp krizi geçirmiş.Ameliyat olmuş ve şu anda durumu iyiymiş.

Kendisine acil şifalar diliyor ve nice seneler boyunca Türk basının 3 büyüklere getirdiği hayali antrenör olmasını diliyoruz.

Şaklabanlık !

Ankaragücü Darius Vassel'i Ankara'ya getirdiğinde bütün dünya şaşkına dönmüştü.Bunun sebebi İngiltere Milli takımı formasını defalarca giymiş Manchester City'nin oyuncusu Darius Vassel değil ,Ankaragücü taraftarlarının ona gösterdiği sevgidendi.Hatta bu öyle bir sevgiydi ki Manchester City forumlarında dalga konusu olmuştu.

Bütün Türkiye Ankaragücü'nün yaptığı transferi konuştu.Kimileri çok iyi transfer kimileri ise son 4 senedir 10 golün üstünü bile atamayan artık miladını doldurmuş kötü bir transfer dedi.Ama herkes çok büyük bir isimin Ankaragücü'ne transfer olduğunun farkındaydı.

Benim bu transfer hakkındaki düşüncem böyle adamlar geldikçe Anadolu takımları gelişecek ve o istenen seviyeye gelecekti.Her ne kadar eskisi gibi olmasa da Vassel'ın ölüsü bile iş yapardı Turkcell Süper Lig de ama yapardı işte.

Ankaragücü yönetimi Vassel'ı Ankaraya getirdiğinde Vassel'le daha anlaşılmamış ancak onun gözünü boyamak için taraftarlara ve tüm Türkiye'ye anlaşma yapıldı haberini vermiş.Tuttukları takımın böyle bi transfer yaptığını duyan Ankaragücü taraftarları da Esenboğa Havalimanına akın etmiş.

Sonuç olarak Darius Vassel'ın Ankaragücü'ne transfer olmadı.Sadece transfer konuşmaya gelmiş ve anlaşıldığı kadarıyla iki tarafta anlaşamamış.İnsan gelen 3 bin kadar taraftara acıyor.Resmen onlarla ve bütün Türkiye'yle hatta Dünya'yla dalga geçildi.Bunların sorumluları kimse hem Ankaragücü taraftarlarından hem de Türk halkından özür dilemeli çünkü yapılan şey insanlarla dalga geçmekten başka bişey değil.

15 Temmuz 2009 Çarşamba

Hidetoshi Nakata

Her ülkenin bi bayrak adamı vardır.Arjantin de maradona,Brezilya da Pele , Fransa da Platini bu liste uzar gider.

Hidetoshi Nakata da japonların bayrak adamıdır.Futbol konusunda çok kötü durumda olan japonlardan şu ana kadar çıkmış en iyi adamdır.

Nakata 1995 yılında Bellmara Hiratsuka takımında profesyonel kariyerine başlıyor.1998 yılında Perugia'ya transfer olarak İtalya serüvenini başlatıyor.

Nakata bu 7 sezonda özellikle parma da çok seviliyor ve en uzun süreli kaldığı yer burası oluyor.Parma macerasından sonra fiorentinaya transfer oluyor.Yarım sezon fiorentina da oynadıktan sonra Bolton Wanderers'a kiralanıyor ve 2006 dünya kupasında Brezilya maçıyla 29 yaş gibi çok genç bi yaşta futbolu bırakıyor.

Nakata avrupadaki takımlara asya pazarını açan çok önemli bir oyuncudur.Şu anda bütün takımlar asya ya yalanmak için çalışıyorsa bunu başlatan bu adamdır.Bu adamdan sonra çıkmış en yetenekli japon ise Shunsuke Nakamura dır ancak o da beklenen patlamayı bi türlü yapamadan kariyerini bitirecek gibi gözüküyor.

Nakata şu anda moda ile uğraşıyormuş.Kendisine dair garip bi not ise onu futbol oynamaya teşvik eden kişi tsubasa dan başkası değilmiş.Herşeye rağmen Japon işte illa bi yerde bi gariplik çıkacak .

Yaktığın Kadar Ye, Yediğin Kadar Yak


Bugün big mac in kalorisini ve nasıl yakılabileceğini söyleyeceğim.Yine orta boyun ve sonda büyük boyun kalorisini sizinle paylaşacağım.

Big Mac :576 Kalori
Patates:322 Kalori
Kola:168 Kalori
Ketçap:26 kalori
Mayonez:103 kalori

Toplam 1195 yaptı yani steakhouse dan daha az yağlı bir yemekmiş neyse şimdi yakalım kendisi

1-Yürüyüş
3 saat
2-Basketbol
2.5 saat oynarsak 100 kalori de cebimizde kalıyor.
3-Futbol
180 dk oynarsak 280 kalori kalıyor
4-Diş Fırçalama
30 dk diş fırçalama 45 kalori yakıyormuş buradan hesapla eğer 13 saat dişimizi fırçalarsak hem bembeyaz dişlerimiz olur hemde yediğimizi yakarız.

Adebayor da City de


Manchester City ile ilgili yazdığım yazıyı silmeme ramak kaldı.Takımın sahipleri beni duydu mu bilmiyorum ama 2 gün içersinde 2 tane mükemmel transfere imza attılar.

Sakatlanmazsa Adebayor-Tevez ikilisi bu takımı çok güzel taşırlar.Barry de zaten yeterince katkı verecektir.Kısacası Manchester City gerekli şahlanmayı benim gözümde yapmıştır.

Arsenal de 4 milyon euro ya aldığı adamı 30 milyon euro ya satarak tapılası bi klüp olduğunu kanıtladı.

Daniel Güiza

Güiza dün antremana katılmamış.Aslında bu zaten beklenen bişeydi adam güney afrikaya attığı iki golden sonra resmen ispanyol klüplerine beni alın diye yalvardı.Şimdi de fenerbahçeyle olan bağlarını koparmaya çalışıyor.

Kuşu altın kafese koysan yine memleketim der atasözü resmen şu anda Güiza'yı anlatıyor.Dolgun bir maaşı var ve bunu asla bi ispanyol klübünden alamaz ama yine de adam ispanya ligine geri dönmek istiyor.

Güiza'yı kim suçlayabilir ki?Şu anda dünyanın en iyi ligi ispanya ligi ve adam kral olduğu yere geri dönmek istiyor.Tek problem bunu yapma şekli .Eğer kalkıp fenerbahçe yöneticileri ile konuşsaydı elbet orta bi yol bulunurdu ama antremana katılmamak sadece onun başına bela açar.

Türk futbolu isimli futbolcu hastalığına devam ederse böyle lincoln gibi güiza gibi adamlar 1-2 sene durup sonra kaçmak isterler.Ne zaman anlayacağız avrupanın en iyi ilk 5 liginde bile olmadığımızı ?Ve ne zaman anlayacağız 3 büyükler denilen takımların aslında o kadar da büyük olmadıklarını ?